SORU:
Bütün bu olup bitenler nedeni ile şahsım olarak galiba hizmeti din yerine koyduğum için şu anda temel ibadetlerimi bile yapmakta zorlanıyorum. Ve birlikte yaşadığım, görüştüğüm, birçok arkadaş aynı tas aynı hamam eski davranışlarına ve yanlışlarına devam ediyor. Buralardan ayrılmayacağım Allah’ın izni ile ama bana eskiyi, eski yanlışları, davranışları hatırlatan her şey beni -tabirimi hoş görün- gıcık ediyor. Aslında gördüğüm kişi iyi bir kişi ama elinde NT çantası ile onu görmek, bende eski duygularımım depreşmesine neden oluyor ve o kişiden uzaklaştırıyor. Bunun yanlış bir davranış olduğunu bildiğim halde o kişi ile görüşmekte, buluşmakta zorlanıyorum. Bu durumu aşmak istiyorum, ne yapmalıyım?
CEVAP:
Yazılanlardan anlaşıldığı kadarıyla yaşanan ciddi bir travma var. Bahsettiginiz içerikler psikolojide travma sonrası stres bozuklugunda da görülen semptomlar icermektedir. Tabii ki burada böyle bir tanı koymuyoruz. Ama bir travma ve sonrasında da zorlanma yaşandığı kesin. Bu rahatsizligin ana semptomlarindan bir tanesi sizin "gıcık ediyor" olarak tabir ettiginiz seylerin o travmayi hatirlatmasi ve bu yüzden o konulari hatirlatacak seylerden uzak durma istegi. Nitekim elinde NT poşetiyle gördüğünüz bir kişiden uzaklaşmanız bununla ilgili olabilir.
Öncelikle başa gelen sorunlar ve yaşanılan musibetler, neticeleri itibariyle bilinçli bir tercih değillerdir. Ancak bu sorunlar karşısında sürekli şekva hali bir “tercihtir” ve bu bir odun gibi “öfke ateşini” canlı tutar. Nimete şükür, nimeti arttırdığı gibi musibetten şikâyet de musibeti arttırır. Öfke öyle bir ateş ki insanın içini ısıtmaz ama hayatını kül edebilir. Dolayısıyla başımıza gelen herşey nihayetinde Allah'tan geliyor ve bizim seçme şansımız yok ancak başa geleni nasıl karşılayacağımız bizim ihtiyarımız dahilindedir ve işte sorumlu olduğumuz kısım da burasıdır.
Yazılanlardan yola çıkarak birkaç tavsiyede bulunmak isteriz:
1- Üstad, Vesvese Risalesinde münasebet-i hafiye diye bir dinamikten bahseder. Esyalarin birbiriyle zihnimizde olusturdugumuz iliskilerden bahseder. Esyalarin ya bizzat, hakikat nazarinda irtibatlari vardir, ya da meşguliyetimize göre bu iliski sekillenir. Mesela elmanin yedigimiz elma tatlilariyla, elma cinsleriyle vs. iliskisi vardir, ancak mesela okculukla iliskisi direkt olarak yoktur. Dolayisiyla elma gördügünüzde okculuk akliniza gelmez. Ancak okculukla mesgulseniz, elma gördüğünüzde aklınıza okçuluk gelir. Bunun gibi yasanan travmanin NT posetiyle sadece dolayli yoldan, travma neticesinde olusan bir iliskisi vardir, yani sonradan subjektif olusan bir hüküm/yanılsamadir.
Dolayısıyla kisilerin davranis bozukluklarinin hakikat nazarinda Hizmet hareketiyle direkt bir iliskisi bulunmamaktadir. Sizin durumunuzda, subjektif yorumlar ve travma rahatsizliginin vermis oldugu netice sonucunda olusturulmus bir irtibatla alakasi var. Bu da subjektif verilen bir hükümden ibaret.
2- Afaki gözlemden ziyade (baskalarinin yaptikları) enfüsi tefekkür (kendi yaptıklarımız) bazi problemlerin üstesinden gelmekte bize daha fazla yardimci olabilir. Çünkü başkaları hakkındaki değerlendirmelerimizde gıybet, su-i zan, hatta yalan ve iftira gibi şeylere düşme tehlikesi vardır. Hem başka bir insanı değiştirmek gibi bir kudretimiz de yoktur. Kişi, ancak kendisinin savcısı olduğunda eksiklerini görüp, düzeltme gibi bir fırsat elde etmiş olur.
3- Bu bilinç olustuktan sonra, NT poşeti vs. gibi tetikleyici seyler üzerinde olumlu düsünceleri ciddi aktif etmek bir yöntem olabilir. Neticede yasanan zulüm ve travma ile NT 'nin yaptigi islerin bir iliskisi yok. Tam aksine NT mağazaları sayesinde milyonlarca kişiye çok kıymetli eserlerin ulaşmış olması gibi pek çok hayra da vesile olmuştur. Olumlu bağlantıları ve çağrışımları zihninizde canlandirmanız o patolojik yanilsamayi tekrar olumlu ve saglikli bir baglanti haline getirebilir.
4- Karantina: Özellikle travmadan psikolojik olarak da etkilenmis kisilerin o konularla ilgili ciddi riyazat ettiklerinde, önemli derecede iyilestiklerini gözlemlemekteyiz. Yani bir müddet Türkiyede yaşanan olaylarla ilgili haberler, mağdur hikayeleri vs. gibi seylerden uzak durmanızı öneririz. Bu karantina hali sizin tekrar manevi bünyenizin toparlanıp iyileşmesine imkan tanıyacak ve sağlıklı düşünmeye başlamanıza, tabiri caizse rehabilite olmanıza yarayacaktır.
5- Hareket: Hareket olan yerde hayat vardır prensibine göre, inandiginiz gaye-i hayaliniz ekseninde mevcut, minicik imkanlariniz ile bile olsa harekete gecmelisiniz. O hareketin etrafinda düsünceleriniz tekrar farklı konular etrafinda toparlanacaktir. Nitekim Kur'anda müminin vasıfları anlatılırken önce iman sonra da salih amel işlemek zikredilmektedir. Bu bize müminin sürekli hareket halinde, salih amel işleme gayreti içerisinde olması gerektiğini öğütlemektedir. Bu şekilde yıkılan veya tahrip olan mana ve his dünyamız da yeniden şekillenecektir. Onun için kendinizi hizmetten soyutlayıp, kenara çekilmektense aksine küçük de olsa hizmete dair şeyler yapmaya çalışmalısınız.
6- Şekva yasağı/diyeti: Şekva musibeti ziyadelestirir (2. Lema, 4. nükte). Bu metodun da ciddi rahatlamayi beraberinde getirdigini gözlemlemekteyiz. Şekva sözel olabildigi gibi zihinsel olarak da kendisini gösterebilir. Yani bu diyeti sadece konuşmalarımızda değil, düşüncelerimizde bile uygulamaya çalışmalıyız. Diyeti uygulayan danışanların kısa zamanda rahatlama ve kısmi düzelmeler yasadiklarini gözlemlemekteyiz.
7- Şükür endeksli anlatim: Bir önceki maddede anlattığımız Şekva diyetini ugularken diğer yandan da yasadiginiz olaylarla ilgili mutlaka ama mutlaka Şükür endeksli bir anlatim geliştirmelisiniz. Bu otomatik ya da kendiliğinden olan birşey değildir, dolayısıyla bunun alıştırmalarının yapılıp alışkanlık haline getirilmesi sizin elinizdedir. Travmatik olaylar anlatildikca hem sizi tekrar tekrar retravmatise eder, hem baskalarina bulasicidir. Bu da rahatsizligi arttirir. Aksine başımıza gelen güzel olaylar, sahip olduğumuz nimetler anlatıldığında da psikolojik iyileşme olması kaçınılmazdır.
8- Süreç öncesinde de var olan problemleri, süreç torbasına atıp yükümüzü iyice ağırlaştırmayalım. Gücümüzü dağıtmadan bugünün ortaya çıkan problemlerine mesaimizi teksif edelim. Dünü değiştiremeyiz çünkü geçti; yarın ise daha doğmadı. Ömür yaşadığın andır. O anı iyi değerlendirirseniz, diğer zamanları da kurtarabilirsiniz. Mevcudu muhafaza etmeden geleceğe yön veremezsiniz. Hakiki ömrümüzü bulunduğumuz gün olarak bilmek en güzeli. İnsanın yüzü arkada yaratılmamıştır. Hep öne baksın ve yol alsın diye... Her şey iyi olacak diyerek yürümelidir. İyi olacak denmesi o an için problemi çözmese bile, problemlerle yüzleşecek bir kuvvet verecektir.
Tüm büyük davaların sahipleri, büyük bedeller ödemişlerdir. Şu an hizmet hareketine mensup insanlara yapılanlar, (Efendimiz ve sahabe-i güzin dönemi hariç) şimdiye kadar hiç bir cemaate, hiç bir gruba, hiç bir şahsa yapılmamıştır. Belki de tarihin hiçbir döneminde, insanlar bu derece şeytanlaştırılıp, yerin dibine batırılmamış, bu kadar hiç kimse kötülenmemiştir. Kadını ile erkeği ile Hizmet Hareketi mensuplarına yapılanlar, çoktan soykırım boyutuna ulaşmış durumdadır. Zulüm bitmemiş ve hala da yaşanmaya devam etmektedir.
Hiç bir dönemde olmadığı kadar, çoluk çocuk, yaşlı, kadın, hasta, demeden hapislere atılıyorsa demek ki bu yol doğru bir yoldur. Zulümler, haksızlıklar, iftiralar ne kadar çoksa Allah’ın, peygamberlerin, meleklerin ve evliyanın iltifatı oraya sağanak sağanak yağıyor demektir. Rahmetin çoğalması neticesinde de en kısa sürede ortalık sükûnete erecektir inşallah. İftira kadar, günahları temizleyen hiç bir şey yoktur. Görülüyor ki başından sonuna her şey yalan ve iftira dolu, atılan iftiraların bini bir para! Yüzlerce rekât namaz kılsanız, her gün bir hatim yapsanız, her gün oruç tutsanız bu sevaba ve derecelere ulaşamazsınız. Bu kadar güzel bir zeminde bulunuyoruz. Bize düşen, sıkıntıların altında ezilmeden bir çıkış yolu bulmaya çalışmaktır.
Hamdolsun ki şeytan bize cinayet işletemedi, hırsızlık, yolsuzluk, soygunculuk yaptıramadı, içki içirtemedi, zina yollarına düşüremedi ama su-i zan, gıybet, dedikodu, kıskançlık, çekememezlik, yoluyla bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor ve gençliğimizin imanı yanıyorken, din tehlikedeyken, değerler alt üst edilmişken... Aziz Üstadımızın ifadeleri ile söyleyecek olursak: Önümüzde büyük bir yangın varken, ayağımıza ufak bir şey takılmış ne ehemmiyeti var! En büyük musibet dine gelen musibet iken ve ondan da daha büyük bir musibet de yok iken, maddi musibetleri ikileştirmek niye? Bu zorlu süreçte bize düşen, hak bildiğimiz yolda, yalnız da kalsak yürümeye devam etmek, asla yolumuzdan geri dönmemek olmalıdır. İnsanların hata ve kusurlarıyla uğraşmayıp, kendimize bakıp kendi hatalarımızı düzeltmeye çalışırsak başkalarındaki hataları bile görmeye vaktimiz kalmaz. Ve aslında en etkili psikolojik destek hizmetlerinden biri de budur.
Rabbim bizleri istikametten ayırmasın.
Psikolojik Destek Ekibi
Bu sayfa: Psikolojik desteğe ihtiyacı olan herkese yardımcı olmak amacıyla, dünyanın farklı ülkelerinde bulunan psikoloji alanında tecrübeli uzmanlar tarafından, takipçilerden gelen sorulara verilen cevapların yayınlandığı "Psikolojik Destek" sayfasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Son Eklenen
-
*SORU:* Benim 4 yaşında bir kızım var. Önceleri onunla vakit geçirirken çok mutlu olurdum. Konuşması beni sıkmazdı, ağlamalarına daha sabır...
-
SORU : Merhabalar Hocam. Allah razı olsun hizmetinizden. Evleneli 5 yıl oldu ve bu beş yılda 1 yılı sadece Türkiye’de yaşadık. Sonrasınd...
-
Soru: Büyük kızım şu an 5 yaşında ve tırnak yeme davranışı sergiliyor. Bütün bu süreç kızımızı da oldukça yıprattı ve yaklaşık 1,5 yıldır tı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.