1 Nisan 2019 Pazartesi

Bende, insanlardan uzaklaşma ve onlara karşı bir tereddüt başladı. Neler yapabilirim?

Hayırlı günler. Öncelikle böyle bir grup kurduğunuz için çok teşekkürler. Olduğunca istifade etmeye çalışıyoruz. Şöyle bir sorum olacaktı; özellikle bu yaşanan olaylardan sonra, bende insanlardan uzaklaşma ve onlara karşı bir tereddüt başladı. Bu olanlardan hizmetin hatası olduğunu düşündüğümden değil de insanlarda gördüğüm veya duyduğum olumsuz şeylerden dolayı uzaklaşmaya başladım galiba. Mesela Türklerle -özellikle uzaktan da olsa bildiğim birileriyle- iletişim kurmaktansa yabancılarla iletişim kurmayı, onlara yakın olmayı tercih etmeye başladım. Ama hiç kimseyle tamamen bir yakınlık kuramıyorum, içimden gelmiyor. Daha çok bu, ben şu kişiden uzak durayım düşüncesiyle yapılan bir şey değil ama istemsiz olarak insanlarla yakınlaşmak istemiyorum ve kendiliğimden uzak durmaya başlıyorum. Bu bir çeşit güven problemimi ve bunu yenebilmek için nasıl bir yöntem izlenmeli?

 CEVAP:
Tek başına olmak demek,  her zaman yalnız olmak anlamına gelmez. Tek başına olmak, kişinin isteyerek, bilinçli olarak yaptığı bir seçimdir. Kişi planladığı bu zamanı, tek başına yapmak istediği faaliyetlerle doldurabilir.  Sinemaya gidebilir, yürüyüşe çıkabilir ve kendini yalnız hissetmez.  Ancak tek başına olmak isteği kontrolü dışında gelişiyor ve bu durumda kişi kendini engellenmiş hissediyorsa durum farklıdır. Bu durum yakın ilişkilerin yokluğu, sosyal desteklerin yetersizliği yalnızlık hissi yaşanmasına neden olabilir.  Kişi, kendini rahatsız eden yoğun duygusal bir yaşantı içinde değilse tek başına olduğu zamanlardan zevk bile alabilir; zamanını da etkin değerlendirebilir. Örneğin; evinde tek olup bir kahve içmenin keyfini yaşayabilir; ya da ağaçlıkların altında uzanıp bir çay içerken kendi başına olsa da mutlu olabilir. Böyle ortamlar kişinin iyi hissetmesine de neden olur. Bazı mesleklerde çalışan kişiler, belli dönemlerde tek başına kalmak isteyebilirler. Bu daha rahat ve dikkatli çalışmalarına neden olur. Özellikle yazarlar ve sanatçılar, yeni eserler  ürettikleri dönemlerde tek başlarına kalmak isteyebilirler; üretimde bulunabilmek  için kendi başlarına kalmaya ihtiyaç duyarlar ve bundan rahatsızlık da duymazlar.
Sorudaki temel belirleyici unsur ise bu isteğin ağır bir travmadan sonra meydana gelmiş olmasıdır. Soruyu soran kişi başlangıçta böyle değilmiş; şikâyet ettiği durumu sonradan yaşamaya başlamış; travmadan etkilendiği için insanlara karşı güven yerine güvensizlik duygusu oluşmuş; kontrol edebilmenin yerini belirsizlik almış.
Travmatik yaşantılar ölüm, doğal afetler, kazalar, terör eylemleri, savaş gibi ölüm tehdidi, ciddi bir yaralanma ya da şiddete maruz kalmayı içeren durumları tanımlar. Travmatik olayların en önemli özelliği yaşamımıza ya da fiziksel bütünlüğümüze yönelik bir tehdit içeriyor olmasıdır.
Gündelik yaşamımızda da sıklıkla stres oluşturan durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ancak bunlar beklendik ve sıradandır; olasılıkları ve kontrol edilebilirlikleri yüksektir. En  şiddetli ve üst düzey stres kaynaklarını içeren travmatik olaylar ise “normal” yaşantının/alışılmışın dışında kalan, beklenmedik, olasılığı ve   kontrol edilebilirliği düşük   durumlardır.
Travmatik olaylara farklı şekillerde maruz kalınabilir:
•      Doğrudan
•      Tanık olarak
•      Olaydan haberdar olarak.
Hepimizin, yaşama ve kendimize ilişkin bazı temel inançlarımız vardır. Dünyanın genel olarak adil ve güvenli bir yer olduğuna; kötü olayların bizim başımıza gelmeyeceğine ve bir şekilde davranışlarımızla başımıza gelecekleri kontrol edebileceğimize inanırız. Ancak travmatik yaşantılar bu inançlarımızı derinden sarsar. Kendimizi adil ve güvenilir olmayan bir dünyada, tehlikelere açık ve incinebilir olarak algılamaya  başlarız.
Ülkemizi terk etmek zorunda kalırken kırgınlıktan ve hayal kırıklığından dönüp arkamıza bile bakmama, ailece eğer yurtdışında ölürsek cenazemizi bile ülkemize geri göndermeyin gibi kararlar alma, kampta transferinizin çıkmasını istediğiniz özel bir yer var mı diye soran görevliye "Türklerin ve Müslümanların olmadığı herhangi bir yer olabilir" gibi cevaplar verme...
Bu tür uç düşünceler ve söylemlerin travmadan sonraki ilk dönemlerde görülmesi normaldir ama zamanla dengelenme eğilimi gösterirler.
Bu Durumu Atlatmak İçin Neler Yapılabilir:
- İyimser kalmaya çalışın, hayatla ve gelecekle ilgili ümitlerinizi yitirmeyin.
-Kendinizi güvenli bir şekilde başkalarına açmaya çalışın.
- Benzer durumda olan bireylerin olduğu sosyal ortamlara katılmaya çalışın.
-Geleceğe yönelik pek çok plan ve uğraş belirleyip bunları gerçekleştirmeye çalışın. Dil öğrenme, eğitim hayatına devam etme vs.
- Hayatla ve dünyayla ilgili bu tür realitelerin, travmaların, hayal kırıklıklarının ve haksızlıkların hep var olduğunu ve bunları yek yaşayanın siz olmadığını sık sık kendinize hatırlatın.
Yalnızlık hissi altından kalkılamaz bir hal alır ve günlük yaşamınızı uzun süre olumsuz etkilerse lütfen bir uzmandan destek alınız.

Gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Son Eklenen