1 Nisan 2019 Pazartesi

Engelli bir çocuğa anne-baba olmak...

SORU :

Hayırlı günler abi. Benim 3 yaşında bir oğlum var ve doğuştan gelen bir rahatsızlığından dolayı yaşıtları gibi hızlı koşamıyor ya da her işini kendi halledemiyor. Hamdolsun çok büyük değil eksikliği ancak şimdiye kadar yaşı gereği bu eksikliklerinin farkında değildi. Son günlerde bazı eksikliklerini fark ediyor ve nedenini bana soruyor. Mesela geçen gün neden küçük kardeşinin ortez kullanmadığını sordu. Akranlarıyla oynarken özgüveni yerinde, şu anda hep onlara yetişmeye çalışıyor ancak gittikçe bu özgüvenini kaybetmesinden korkuyorum. Çünkü bazen akranları olumsuz tepkiler verebiliyor. Ona kendi durumunu ne zaman nasıl anlatmalıyım veya şu anki tutumum ne olmalı?

 CEVAP :

Çocuk sahibi olmak, bir insanın hayatta başına gelebilecek en güzel mutluluklardan biridir. Ancak çocuğun engelli olduğunun öğrenilmesi, yaşanan duyguların yoğunluğunu kimi zaman değiştirebilir. Önemli olan bu noktada anne-baba olarak çocuğu kabullenmek ve onu her yönüyle sahiplenebilmektir.

Engelli bir çocuğa anne-baba olmak, zor bir görevdir. Bu zor görevde yapılacak ilk iş, çocuğu kabullenmektir. Engelli çocuk, sebebi ne olursa olsun farklı özellikleri olan bir çocuktur. Bunu kabullenmek, anne-baba için ne kadar zor olursa olsun ailenin mutluluğu ve çocuğun sağlıklı yaşamı için oldukça önemlidir.

Koşulsuz kabul görmek, tüm insanlarda olduğu gibi, engelli kişilerde de özgüven ve benlik saygısının oluşmasında oldukça önemlidir. Yaşam kalitesi; rahatlık, psikolojik iyi oluş, hareketlilik, özerklik, doyum, uyum, işlevsellik, kendi ile barışık olma, öz farkındalık, olumlu sosyal ilişkiler, iyimserlik ve keyifli bir yaşam sürme olarak ele alınmaktadır. Engeli olsa da kişinin yaşam kalitesi arttırıldığında, engelin çok da önemli olmadığı gerçeği unutulmamalıdır.

Engelli çocuğun, engeline göre yaşamının düzenlenmesi, yaşam kalitesinin artırılması yönünde atılacak en önemli adımdır. Bu düzenlemeler; özel eğitim ve rehabilitasyon uygulamaları, tıbbi takip ve psikolojik destek ile birlikte, sosyal yaşamının gelişmesine yönelik sanat, spor vs. aktiviteler aracılığıyla yapılabilir.

Çocuğun, olduğu gibi kabul edilmesi, ileride karşılaşılacak sorunların üstesinden gelinmesinde çok önemli faydalar sağlar. Engelli çocuğa karşı akraba, komşu, sokaktaki insanlar, meraklı bakışlarla birlikte farklı tepkilerde bulunabilirler. Çocuğunuzun kabulü, bütün bu tepkilerden daha az etkilenmenize yardımcı olacaktır. Ve siz, çocuğunuzu kabullenmiş bir anne-baba olarak onu topluma daha kolay kabul ettirebilirsiniz.

Engelli çocuk sosyal ve fiziksel ortamlardan kısıtlanmamalı, eve mahkûm edilmemelidir. Parka ve ev gezilerine götürülmeli, birlikte sokağa çıkıp yürünmelidir. Ona çevre tanıtılmalı ve anlatılmalıdır. Israrla ve defaten aynı soruları sorsa dahi cevap verilmelidir. Çevredeki insanların bakışları sizi kızdırmamalı ve etkilememelidir.

Çocuktan beklentiler engellilik durumuna göre ayarlanmalıdır. Normal bir çocukla karşılaştırıp aynı görevler beklenmemelidir. Ondan yapamayacağı bir davranış veya beceri istenmemelidir. Sınırlarının zorlanması, aşırı yüklenmeler, onun kendine güvenini sarsabilir ve başarısızlık duygusuna kapılarak içine kapanmasına neden olabilir.

Engelli çocuğu koruyayım derken, aşırıya kaçılmamalıdır. Tüm aile bireyleri, çocuk için özveride bulunurken, bunun sınırlarını iyi çizmelidirler. Çocuğun yapabileceği bir işi, çocuğa fırsat vermeden aileden herhangi biri yerine getirmemeli, ona mutlaka fırsat tanınmalıdır.
Çocuğa istenilen bir davranışın öğretilmesinde, öncelikle aileden birisinin model olması gerekir. Yine yapamıyorsa sözel yardım ve fiziksel yardım yapılmalıdır. Unutmayın, yardım tüm gereksinimlerini onun adına yapmak değildir.

 Onun adına yapılan her şey öğrenmesinin ve dolayısıyla bağımsız yaşamasının önüne konulan bir engeldir.
Çocuğun tek basına bir şeyler yapmasına izin verilmelidir. Çocuğun bir işi yapıp, o işi başarmadaki “başarı hissini” tatmaya ihtiyacı vardır.

Çocuğa tutarlı davranılmalıdır. Annenin, çocuğun yapmasına izin vermediği bir davranışa, baba da izin vermemelidir.
 Ayrıca verilen sözler mutlaka yerine getirilmeli ya da yerine getirilemeyecek söz verilmemelidir. Bu çocuğun size karşı güvenini, inancını sarsar.

Önceleri bir davranışı yapamayan çocuk, zamanla o davranışı yapmaya başladıysa "Yeter ki yapsın da nasıl yaparsa yapsın denilmemelidir.
Pek çok ailenin yaptığı temel bir yanlış vardır: Çocuk ailenin istediği gibi davranıyorsa (oturup oyun oynuyor, oyuncaklara ve çevreye zarar vermiyorsa) onunla hiç ilgilenilmez, farkına bile varılmaz. Bu durumda çocuk, anne-babasından kendi varlığını hissetmesini bekler; kendinin de var olduğunu göstermek ister. İstediği sonuca ulaşmak için de gürültü yaparak, dikkatleri üzerine çekmeye çalışır. Bunu başardığında tüm ilgi üzerindedir ve çocuk amacına ulaşmış, dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu durumun yaşanmaması için ara ara çocuğun oyununa, onun izniyle dâhil olmak veya oyun esnasında ara sıra sözlü bir şekilde çocukla iletişime geçmek gereklidir.
Diğer engelli çocukların aileleri ile bir araya gelinmeli, duygu ve düşünceler paylaşılmalıdır. Bilgi alışverişinde bulunmak, hem kendi hayatınızı hem de çocuğun hayatını kolaylaştıracaktır.
Çocuğun içinde bulunduğu engel türü hakkında bilgi edinilmelidir. Bu sayede çocuğa nasıl davranılacağı, nasıl yardımcı olunacağı, çocuğun yapmış olduğu farklı davranışların kaynağını ve gelişim seyri daha iyi kavranır.

Bütün bunların yanı sıra lütfen bulunduğunuz yerdeki konunun uzmanı kişilerle sürekli iletişim halinde olunuz.

Sağlık, mutluluk ve huzur dolu günler dileriz.
Psikolojik Destek ekibi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Son Eklenen