20 Nisan 2019 Cumartesi

İleri Yaşlardakilere Yabancı Dil Öğrenme Tavsiyeleri

SORU
Hayırlı akşamlar. Öncelikle böyle bir grup için çok ama çok teşekkür ediyorum. Belki yoğunluktan mesajımı göremeyebilirsiniz. Çünkü  insanların en çok yara aldıkları yeri onarmaya çalışıyorsunuz Allah ebeden razı olsun..
Benim sorum annemle babam, en çok annem için. Almanca öğrenememe konusunda çoğu zaman ümitsizliğe düşüyor. Yaşının onun öğrenmesine engel olacağını düşünüyor. Almanlarla aynı ortama girince lal gibi hissediyorum diyor her seferinde .. Onları öyle görünce çok üzülüyorum. nasıl motive edeceğimi de bilemiyorum🙁şimdiden çok teşekkür ederim..
CEVAP
Bilimsel araştırmalar, insanın dil ile ilişkisinin ömür boyunca nasıl geliştiği konusunda karmaşık açıklamalar sunuyor. Veriler, daha ileri yaşlarda yabancı dil öğrenmeye başlayanların daha avantajlı olabileceğini gösteriyor.
Hayatın farklı dönemlerinde dil öğrenmenin farklı avantajları var. Bebekken kulaklarımız seslere karşı daha duyarlıdır. 1-3 yaş arası çocuklar farklı aksanları hızla öğrenip taklit eder. Yetişkinlerin ise konsantre olma süreleri daha uzun olduğu gibi, okuma yazma gibi becerilere sahip olmak sadece yabancı dilde değil anadilimizde de kelime haznesini sürekli genişletme olanağı verir.
Yaşın yanı sıra sosyal durum, öğrenme yöntemleri, hatta dostluk ve arkadaşlık gibi etkenler kaç yabancı dil konuştuğumuzu ve ne kadar iyi konuştuğumuzu etkiler.
Araştırmacılar, daha ileri yaşta olan öğrencilerin, olgunlaşma ile gelen daha ileri düzeyde problem çözme stratejileri gibi becerilerden ve dil konusunda daha yüksek düzeyde tecrübe sahibi olmanın getirdiği avantajlardan yararlandığı sonucuna vardı.
Yani daha ileri yaşta olanlar hem kendileri hem de dünya hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğu için, yeni öğrendiklerini bu bilgiyle daha kolay işleme koyabilir, yerli yerine oturtabilir.
- İLK ETAPTA SIK SIK DİNLEME YAPIN;
 Örneğin, 20 dakikalık bir podcast dinliyorsunuz diyelim. Tabii ki, bu podcast her şeyden önce seviyenize uygun olmalı. Yani içeriğinde bilmediğiniz kelime sayısı çok fazla olmamalı ve konuyu genel hatlarıyla gayet rahat anlayabiliyor olmalısınız. İkincisi de, konu size hitap etmeli. Diğer türlü sıkılıyorsunuz.
Bütün bu kriterleri karşılayan bir podcast veya video seçtikten sonra onu 1, 2, 3, 4 değil 10 defa 20 defa dinliyorsunuz. Kulağa sıkıcı geliyor, aynı şeyleri dinlemek bıktırır gibi geliyor ama aslında değil. Dinledikçe dilin müzikalitesi kulağınıza yerleşiyor. İlk dinlemelerde dikkat etmediğiniz kelimelere, cümle kuruluşlarına dikkat etmeye başlıyorsunuz. “Aaa bak bunu böyle kullandı” diyorsunuz her seferinde. Aynı şeyi defalarca dinledikçe gerçekten o kullanımlar kafanıza öyle bir oturuyor ki… Belki, o aynı şeyi defalarca dinlediğiniz sürede farklı podcast’ler dinleseniz aynı verimi alamayacaksınız.
Adeta bir sporcu veya müzisyen gibi. Uzmanlaşmak için saatlerce aynı şeyi çalışıyorsunuz.
 Yalnızken ve Ayna Karşısında Konuşmak
Dinlediğiniz konu ilginç olunca ve defalarca dinlediğiniz için o cümleleri, kullanımları da beyin bir şekilde ezberleyince “ya konuşabilirim ben aslında” öz güveni oluşmaya başlıyor. Cidden oluşuyor. Ama sabırlı olun, hemen toplum içinde bunu ifşa etmenize gerek yok.
Önce yalnızken, kendi kendinize o dinlediğiniz konuyu ayna karşısında anlatıyorsunuz. Podcast’i beşinci, altıncı dinleyişinizde içinizde yeşeren öz güven kadar verimli olamıyorsunuz ayna karşısında tabii. Tıkanıyorsunuz. Ya da kelimeleri ne kadar kötü telaffuz ettiğinizi görüp moraliniz bozulabiliyor.
Bu konuda yalnız değilsiniz. Devam edin.
Ayna karşısında çalışmanın bir nedeni de ağız kaslarınızı o dil için eğitmenizi kolaylaştırması. Her dil için kullandığınız kaslar farklı. Bizim dilimizde olmayıp da, öğrenmek istediğiniz dile özgü sesler var. Onlara özellikle çalışmanız, vakit harcamanız lazım.
Ve yavaş konuşun. Tane tane. Acele etmeden. Bu formül çok işe yarıyor.
 Telaffuzunuz Moralinizi Bozmasın
Eğer bir dili çocuk yaşlarda doğal ortamında öğrenmediyseniz, o dilde asla harika bir telaffuzunuz olmayacak. Bu gerçekle yüzleşin.
 Günde En Az 1 Saat Ayırmak
Günde 1 saatimizi nelere vermiyoruz aslında ama iş faydalı bir şey yapmaya gelince “hiç vaktim yok”a dönüşebiliyor bazen.
 Türkçe’den Çevirmeyin
Konuşurken kafanızda Türkçe’den çevirerek konuşmaya çalışmayın. Tutukluk yaratan esas o oluyor. Bunu yaptıkça kendinizi uyarın.
İlk başlarda gayet zor. İster istemez kendinizi söyleyeceklerinizi Türkçe kurgularken ve onları gizli gizli çevirirken buluyorsunuz. Ama yine bunun sırrı çok fazla dinlemekte yatıyor. Dinledikçe, artık kurduğunuz cümleler otomatik çıkmaya başlıyor. İnanın böyle bir aşamaya atlıyorsunuz.
 Dilin Teorisine Takılmayın
Kendi kendinize egzersiz yaparken veya biriyle konuşurken işin teorisine takılmayın.
Ne dinleyeceğiniz konusu önemli. Bence ilk aşamada dil öğretimine yönelik olan ve gündelik konulardan bahseden podcast veya videoları bulmanız daha iyi olur. Şöyle bir göz atınca bütün temel dillerde çok kaliteli kayıtlar olduğunu görürsünüz.
Ve en az 6 ay verin kendinize. Ama bu sürede gerçekten disiplinli olun. Somut sonuçları görüp daha da motive oluyorsunuz.
 PSİKOLOJİK DESTEK EKİBİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Son Eklenen