Bu sayfa: Psikolojik desteğe ihtiyacı olan herkese yardımcı olmak amacıyla, dünyanın farklı ülkelerinde bulunan psikoloji alanında tecrübeli uzmanlar tarafından, takipçilerden gelen sorulara verilen cevapların yayınlandığı "Psikolojik Destek" sayfasıdır.
14 Nisan 2019 Pazar
Annesi veya babası tutsak çocuklara yaşananları hikâye diliyle anlatmalıyız
Zulüm ve baskının en büyük mağduru çocuklar oldu. Anne ve babasından veya her ikisinden de ayrı kalmak zorunda kalan çocuklar, küçük yaşta yetişkin gibi davranmanın sorumluluğunu yaşıyor.
İnsanlar özelikle duygusal anlamda çok ciddi güven problemi yaşıyor. Çünkü maruz kalınan baskı ve şiddetinin kendisine yakın gördüğü insanlardan gelmesine anlam veremiyor.
Şu an Türkiye çocukların yetişmesi açısından sağlıklı bir ortama sahip değil. Bununla birlikte gözleri önünde anne ve babasının muhatap olduğu tutuklama veya gözaltı, çocukların dünyasında ciddi travmalar yaşanmasına sebep oluyor. O masum dünyalarında cevabı olmayan bir durum ile karşı karşıyayız.
Çocuklar aileler tarafından hem fiziksel hem de ruhsal dünyaları anlamında tam olarak anlaşılamamakta. Belki de biz çocuk kavramını zihnimizde tam oturtamıyoruz. Bir fiziksel anlamda bir çocuk var bir ruh dünyasında bir çocuk var. Bir de yaşanmışlıklar ve deneyim zenginliği anlamında bir çocuk kavramı var. Tecrübe zenginliği kavramını burada ön plana çıkarmamız lazım.
Birkaç yıldır yaşanan zorluklar karşısında çocuklar, ruh dünyaları bakımından çok hızlı yetişiyorlar. Çocukların olayları anlamlandırma ve buna dayalı olarak da tepkiler verme yetisi kazandırıyor. Dışarıdan baktığımız zaman bir çocuk görüyoruz ama ruh dünyalarına baktığımız zaman aslında yaşıtlarından çok daha üzerinde bir kişiyle karşılaşıyoruz.
“ BU SÜRECİ ÇOCUKLAR AÇISINDAN AVANTAJA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ ”
Kriz durumu ile karşı karşıyayız ve bu sürecin iyi yönetilmesi gerekiyor.
Sağlıklı rehabilitasyon çalışmaları yapılmazsa gelecekte de ömür boyu bu krizin çocukla beraber bir kartopu gibi devam etme ihtimali bulunmaktadır. Kriz kavramını kasıtlı bir şekilde kullandım. Çünkü krizler içlerinde fırsatları da barındırır. Krizleri doğru müdahalelerle rehabilite ederek, sağlıklı tepkiler ve desteklerle çocuklarda fırsata çevirebilirsek şu an sıkıntılı gibi zannettiğimiz durumları kazanca çevirebiliriz. Yani tamamen yaptığımız destekleyici çalışmaya bağlı.
Özellikle anne veya babası tutuklu olan çocuklara, “Baban çalışmaya gitti, ama ne zaman döneceği belli değil.”, “Annen öğretmenlik yapıyor.” gibi ifadelerle gerçek dışı beyanlarda bulunmayı doğru bulmuyorum.
Çocuk çok iyi bir alıcıya sahiptir. Dolayısı ile biz anne babalar veya yetişkinler olarak çocuk üzerinde iyi niyetle ortaya koymaya çalıştığımız, sağlıksız ve bilgi kirliliği dediğimiz durum çocuğa katkı sağlamaz tam tersine zarar verir.
Çocuklara verdiğimiz bilgilerin mümkün olduğunca doğru olması gerekiyor. Aksi durumda uzun vadede hem anneye hem de babaya ayrıca insanlara güvenini zedelemiş oluruz. Bu şu demek değil. Her şeyi tüm çıplaklığı ile çocuklarla paylaşacağımız anlamına gelmesin. Çocuk sorduğu kadar bilgiye maruz kalmalı. Ayrıca çocuklarda yaşlarına göre özellikle hikâye dilinin kullanılması çok önemli.
Çocukların cezaevi olgusunu, yurtdışında olma olgusunu veya babanın aileden ayrı yaşama mecburiyetini tüm çıplaklığı ile değil, hikâyeler üzerinden algılamasını sağlamalıyız. Dolayısı ile yanlış-yalan bilgi konuşmak yerine doğru bilgiler tercih etmemiz lazım. Bunu yaparken de sorduğu kadar, anlayabileceği bir dilde, mümkünse bir oyun dili, bir hikâye dili kullanılarak çocukla paylaşılması iyi olacaktır.
Yaşanılan süreçte imkan varsa çocukların pedagog veya psikolojik danışman desteği alması gerekmektedir. Bu mümkün değilse öncelikle anne babaların çocukları yargılamadan çocukların duygularını sabırla dinlemesi lazım, buna zemin oluşturması lazım. Açıklayıcı sorular önemli. ‘Şu an kendini nasıl hissediyorsun?’ basit, fakat çok kıymetli bir sorudur.
Aynı şekilde kendimize de sormamız gereken bir soru. ‘Kendimizi nasıl hissediyoruz? Çocuğum kendini nasıl hissediyor?’ bu soruyu sorup mevzu açıldığı zaman, çocuk duygularını paylaştığı zaman, bu bir fırsat, hazine gibi düşünerek eleştirmeden yaklaşarak, yargılamadan sabırla dinlemesi lazım. Ayrıca yaş düzeyine göre oynanan oyunlar üzerinden çocuğun dünyasına girilmeli. Bu faydalı olur. Bebek oyunları gibi oyunlarla çocuk müsaade ettiği ölçüde onun dünyasına girilmelidir.
Çocukların duygularını paylaşmalarına izin vermek gerekiyor. Hikâye dili dediğimiz bir dil var bu çok önemli. Özellikle kimler aktörse bu yaşantımda, anne, baba, kardeş. Direkt insanlardan oluşan bir aile değil de hayvan veya bitki figürleri üzerinden oluşturulacak hikâyeler üzerinden girilebilir.
Anlatmak istediğimiz mesajları zor koşullardayız, şöyle bir süreçten geçiyoruz, şu an baban hapiste demek yerine, çocukların hayal dünyasına kolay girilebilen aslan ailesi veya kedi ailesi gibi figürler üzerinden anlatılmalı. Figür olarak kullandığımız aile üzerinden ‘İşte yavru aslanın babasının şöyle bir kaygısı var onun için şöyle bir şey yapması gerekiyor. Ailesini çok seviyor, çok özlüyor’ gibi, kendimiz üzerinden değil başka varlıklar üzerinden problemi dile getirmek gerekiyor.
Çocuklara yaşadıkları süreçte bol bol resim çizdirilmesi çok önem arz ediyor. Çocuklara yaşadıklarını resmettirme ve onun üzerinden çocukla birlikte bunları yorumlama, resim duygularını konuşturma büyük katkı sağlayacaktır. Çocuğun ruhundaki örselenmeyi, yıpranmayı çözmezsek şiddet eğilimi veya empati yoksunluğu gibi sorunlarla karşılaşabiliriz.
Çocuklar üzerindeki süreci doğru yönetebilirsek deneyim zenginliği elde etmiş oluruz. Bir çok yaşıtının elde edemediği veya imkan bulamadığı bir deneyim zenginliğini de çocuk elde etmiş olacak. Bu da ileri yaşlarda, belki yine yaşıtların nazaran daha deneyimli, daha tecrübeli, hayatta zorluklarla mücadele etme noktasında ciddi anlamda birikimi olan bireyler olmalarına katkı sağlayacaktır.
Olayın başka bir boyutu ise anne ve babanın KHK mağduru olması durumu var. Fişlenmiş ve ötekileştirilmiş bir aile var. Bu durum olumsuz bir olguya sahiptir. Fakat ilanihaye sürecin böyle devam etmeyeceğini hesaplarsak, gelecekte algılar değiştiği zaman, farklı boyuttan bakıldığı zaman çocuklar için travma olmaktan çıkacak, çocuklar tam tersine motive olup gurur duyacakları bir kaynak olacaktır.
Yaşanılan olaylar ve gelişmelere bakıldığında filmleri aratmayacak hikâyelerle karşı karşıyayız. Baba cezaevindeyken doğan çocuklar, babanın uzun tutukluk durumunda baba kavramına uzak bir şekilde dünyada geliyor. Mümkün oldukça çocuğun her görüşe götürülmesi ve babasının varlığının hissettirilmesi gerekiyor. Baba cezaevindeyken doğan ve 2 veya 3 yaşlarında olan çocuklara özellikle resimler üzerinden ‘baban bu ve ilerde birlikte olacağız’ şeklinde anlatılmalı.
Bir diğer dikkat edilmesi gerekli konu baba kavramını öğreteceğiz derken başka kişiye ‘baba’ denmesine müsaade edilebilir, fakat buna çok doğru bir yöntem değil. Amca, dayı, dede olabilir çocuk çevreden mutlaka duyacaktır baba kavramını. Eğer biz yeterince resimlerle, videolarla babasını paylaşamazsak çocukla, doğal olarak başka bir yapıya baba demeyi tercih edecektir. Hem buna müsaade etmemek lazım hem de yakınların hayır ben senin baban değilim amcanım, dayınım şeklinde düzeltmeler yapması önemli olacaktır.
Uzman Psikolojik Danışman Mahmut AYDIN
(Aile, yetişkin, ergen ve çocuk konularındaki diğer yazılar için imatherapy.com web sitesi ziyaret edilebilir)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Son Eklenen
-
*SORU:* Benim 4 yaşında bir kızım var. Önceleri onunla vakit geçirirken çok mutlu olurdum. Konuşması beni sıkmazdı, ağlamalarına daha sabır...
-
SORU : Merhabalar Hocam. Allah razı olsun hizmetinizden. Evleneli 5 yıl oldu ve bu beş yılda 1 yılı sadece Türkiye’de yaşadık. Sonrasınd...
-
Soru: Büyük kızım şu an 5 yaşında ve tırnak yeme davranışı sergiliyor. Bütün bu süreç kızımızı da oldukça yıprattı ve yaklaşık 1,5 yıldır tı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.