SORU;
-Ben yaklaşık 3 yıldır ailemden uzaktayım. Bu süre zarfında eşim ve kızımla düzenli görüşemedim ve halen de öyle.
-Kendimin ve ailemin psikolojisi artık çokta düzgün değil. Bundan sonraki durumda henüz net değil.
-Şuan esim, kızımı oyun terapisine götürüyor. Ve faydası olduğunu düşünüyor. Kendisi de orada bir uzmandan destek alıyor.
- Tüm bu yaşadıklarımızla beraber kendi psikolojimi nasıl diri tutabilirim?
Teşekkür ederim.
CEVAP;
Pek çoğumuz yaşadığımız olayların tesiriyle travmatik bir dönemden geçiyoruz.
Genel olarak “travmatik olay” dediğimiz şey, kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, denge halini, baş etme kapasitesini ani ve sert bir şekilde zorlayan, sarsan olaylardır. Bu olaylar, doğal afetlerden, kazalardan, savaş, işkence, tecavüz, taciz vb. insan-yapımı olaylara kadar uzanır. Bu olaylar ne kadar aniyse, ne denli fiziksel ve psikolojik ölüm riski taşıyorsa, verdiği kayıplar ne denli büyük ve çoğulsa, olaylar ne denli süreklilik arz ediyorsa, failler ne denli beklenmedik insanlarsa (örneğin insest), kişi ne denli hazırlıksızsa, sosyal desteği ne denli azsa, yaşça ne denli küçük veya yaşlıysa (çocuklar ve ileri yaş daha fazla risk altındadır), kişilik yapısı ne denli güçlü ve esnek değilse, kırılganlık ve korunaksızlık hissi ne denli büyükse, travma mağdurlarının uzun dönemli ve ciddi psikolojik zorluklar yaşama riski o kadar artar. Travmatik olaylara maruz kalan hemen herkes, olayı takip eden haftalarda, hatta aylarda çeşitli psikolojik zorluklar yaşayabilirler. Bu normaldir. Çünkü anormal, olağandışı, olağanüstü bir olay olmuştur, belli bir stres miktarıyla baş etme kapasitesi olan bünyemiz aşırı zorlanmıştır ve bu anormal olaya normal stres tepkileri vermektedir. Çoğu durumda haftalar veya aylar içinde bu psikolojik zorluklar kendiliğinden önemli ölçüde yatışır. Ama işte biraz önce bahsettiğim birçok risk faktörüne bağlı olarak kimi durumlarda bu zorluklar ısrarlı bir şekilde devam ederler.
Her mağdur biriciktir; her mağdurun travma sonrası yaşantısı, aynı travmaya aynı şekilde maruz kalmış olanlarda bile farklı farklıdır. O yüzden kesin hatlarla kimin psikolojisine neyin tam olarak iyi geleceğini söylemek oldukça güçtür.
Çocuklar için de aynı ilkeler geçerlidir. Ama ek olarak, çocuklarda sözel ifade yolları çok daha kısıtlı olduğu için sanat ve hareket gibi söz-dışı ifade ve sembolizasyon yollarına çok daha fazla ihtiyaç duyulur. Ayrıca, çocuklar ailelerine çok daha fazla bağımlı oldukları için, çocukların travma terapisinde aile ile de çok daha fazla çalışılır.
Ailenin çocuğun davranışlarını yakından takip etmesi, davranış değişikliklerini hızlı fark etmesi, zorlamadan çocuğa kendini ifade edebilecek güvenli ve destekleyici ortamlar sunması çok önemlidir. Aile çocuğu dinleyebilmeli, onunla vakit geçirebilmeli, oyun oynayabilmelidir. Çocuklar, iç dünyalarını oyunlarla dışa vururlar. Dolayısıyla çocuklarda travmatik durumları anlayabilmek için de, işlemleyebilmek, çözebilmek için de birlikte oyun oynanabilmesi çok önemlidir. Bu oyunlarda çocukların öncülük yapmasına izin verilmeli, herhangi bir zorlama olmamalıdır. Kimi durumlarda çocuklar zorlandıkları konularda yetişkinlere doğrudan ya da dolaylı sorular sorarlar. Bu tür durumlarda, çocuğun yaşına uygun bir şekilde açıklamalar yapılmalı, duygularının anlaşıldığı hissettirilmeli, çocuk hiçbir şekilde geçiştirilmemelidir. Çocukların travmalarıyla baş edebilmelerinde en kritik mesele, aile ortamının, ebeveynlerinin güven veren, empatik bir yapıda olmalarıdır.
Bu anlamda çocuğunuzun eşinizle birlikte oyun terapisine gitmesini oldukça isabetli buluyoruz.
Sizinle alakalı ise öncelikli olarak mevcut şartları ve gerçekliği yalın haliyle kabul edip; durumunuzla alakalı değiştirebileceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz hususları net bir şekilde kabullenmeniz ve değiştiremeyeceğiniz hususların üzerinizde baskı ve kaygı unsuru olmasını mümkün mertebe engellemeniz gerekir.
Çünkü değiştiremeyeceğiniz unsurlarla mücadele ve savaş halinde olmak size sadece yıpranma ve tükenmişlik hissi olarak geri dönecektir.
Yıldırım Bayezid ve Timur için verilen şöyle bir örnek vardır. Savaştan sonra iki Hakan birlikte durum değerlendirmesi yapıyorlar.
-“Yıldırım: Kuvvetlerimiz denkti, sen nasıl başarılı oldun?” diye soruyor. Bunun üzerine Timur parmağını uzatarak;
-İkimizde birbirimizin parmaklarımızı ısıralım diyor. Bir müddet sonra Yıldırım acıya dayanamayarak “ah” deyince, Timur parmağını hemen kurtarıyor ve sonra da,
- “Biraz daha dayansaydın ben yenilecektim” diyor.
Kaygı veren ve bizi üzen durumların bir gün mutlaka düzeleceğine inanıp sabrımızı erkenden tüketmemeliyiz.
Sorunlarımızla yüzleşmekten kaçmayalım; bazen ruh sağlığımızı düzeltmek için profesyonel yardım almamız, depresyon veya anksiyete gibi sorunlarla başa çıkabilmek için terapi veya hekim tarafından verilen bir ilaç alma gibi yöntemlere başvurmamız gerekebilir. Ancak
bu gibi ciddi sorunlarımız olmasa da hepimizin beynimizi rahatlatmaya ihtiyacı vardır.
Bunun için kısa olarak verebileceğimiz öneriler;
1) Bulunduğunuz yerde belli başlı makul ve ulaşılabilir hedefler belirleyin kendinize ancak başarısızlığı kişisel algılamayın.
2) Dışarı çıkın mutlaka, doğa yürüyüşü yapın, sahile gidin vs. Ve sakın bunları yaparken ailem zor durumdayken bunları yapmam doğru değil demeyin. Tam aksine ailenize yardımcı olmak için öncelikle sizin sağlıklı olmaya ihtiyacınız var.
3) Manevi yönden dinç kalmak için dini ibadetlerinizi aksatmayın.
4) Egzersiz yapın. Bu hem mutluluk hormonu salgılar hem de beynizin yaşlanmasını da geciktirir.
5) Farklı sosyal ortamlarda, arkadaş ortamlarında bulunmaya azami dikkat edin. Soyutlanmışlık hissi üzerinizdeki baskıyı daha da arttırır.
6) Sosyal medyayı bilinçli kullanın. Genel anlamda bakıldığında sosyal ilişkilerin ruh sağlığına büyük faydası var.
Ancak sosyal medya ağlarında bilinçsizce zaman geçirmenin depresyon belirtileriyle yakından bağlantısı olsa da ilk önce gelenin sosyal medya siteleri mi yoksa depresyon mu olduğu tam olarak kanıtlanmış değil. Sürekli üzüntü veren haberleri takip etmeyin, bununla ilgili bir süre sınırlaması getirin kendinize.
7) Hayatınızda zevk değil anlam arayın. İnsanlar zevk peşinde koşmak yerine anlamlı etkinliklere katıldıklarında daha mutlu olurlar.
8) Yine de endişelenin ama bunu uygun miktarda yaşayın.
Hayatta herkes değiştiremeyecekleri bir şey için endişelenmiştir. Ancak sürekli olarak aynı şeyler
üzerine endişelenmenin faydası olmadığı gibi zararı dokunacaktır.
9) Küçük şeyleri dert etmemeyi öğrenin.
Günlük sorunlar hayatın bir parçasıdır, ancak bizi gereğinden fazla yıpratabilirler de.
Sağlıklı ve huzur dolu günler...
PSİKOLOJİK DESTEK EKİBİ
Bu sayfa: Psikolojik desteğe ihtiyacı olan herkese yardımcı olmak amacıyla, dünyanın farklı ülkelerinde bulunan psikoloji alanında tecrübeli uzmanlar tarafından, takipçilerden gelen sorulara verilen cevapların yayınlandığı "Psikolojik Destek" sayfasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Son Eklenen
-
*SORU:* Benim 4 yaşında bir kızım var. Önceleri onunla vakit geçirirken çok mutlu olurdum. Konuşması beni sıkmazdı, ağlamalarına daha sabır...
-
SORU : Merhabalar Hocam. Allah razı olsun hizmetinizden. Evleneli 5 yıl oldu ve bu beş yılda 1 yılı sadece Türkiye’de yaşadık. Sonrasınd...
-
Soru: Büyük kızım şu an 5 yaşında ve tırnak yeme davranışı sergiliyor. Bütün bu süreç kızımızı da oldukça yıprattı ve yaklaşık 1,5 yıldır tı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.