SORU
Selamlar güzel bir proje olmuş.. Elinize sağlık.. Benim sorum şu, hepimiz bir şeyler yaşadık.. Kimimiz derin kimimiz daha hafif.. Hayat mücadelesi devam etmekte.. Kendi yaşadığım şey, o kadar zorluklara Allah’ın izniyle dayandık da burada hayata sıfırdan başlamanın zorluklarını çekmekle birlikte pek çok arkadaşımızın gıpta ettiği bir konumdayız özellikle tr de kalan.. Ama insanız işte en basit şeylere dahi dayanamayıp sabırsızlık gösteriyoruz sinirleniyoruz. Bazen bakıyorum ben neden bu kadar basit bir şeyi stres yapmışım diye. Hani bardak doldu doldu da bu ufak şeyler bardağı taşıran son damlalar mı oluyor da dayanamıyoruz.. Ama hayat devam ettiği sürece bu damlalar çok olacak.. Taşkınlık konumuna gelmeme adına Almanya şartları zorluklarını da göz önünde bulundurularak neler tavsiye edebilirsiniz..
CEVAP
Sizin de gayet güzel ifade ettiğiniz gibi zaman zaman yaşadığımız veya yaşama ihtimalimiz olan olaylar bizdeki stres gibi, kaygı gibi, korku gibi olumsuz duyguların canlanmasına neden olur. Bunlar hayatın olağan akışında çok normal durumlardır. Ancak birer damla gibi olan zorluklar biriktiğinde insanın tahammül seviyesini aşar ve öfke patlamaları veya duygusal çökkünlük gibi sonuçlara yol açabilir.
Bu duruma gelmemek adına neler yapabiliriz?
Öncelikle insanın içinde bulunduğu koşulları ve ruh halini kabul etmesi çok önemlidir. İçinizden gülümsemek gelmiyorken gülümsemek yorucudur. Her şey her zaman iyi ve olmasını istediğimiz şekilde olamaz. Ama sürekli mutlu, neşeli ve hoşgörülü insanlar olmak zorundaymışız gibi bir hava vardır. Öyle olmadığında bile her şey yolundaymış gibi davranıyoruz. Sürekli mutlu ve memnun olmamız şartmış gibi yapıyoruz. Halbuki hayatta, üzüntü ve öfke gibi negatif duygular göstermemizi gerektiren karmaşık durumlar da vardır.
Bu duyguların negatif duygular olması, onları hissetmenin sağlıksız olduğu anlamına gelmez. Yani, kalbiniz kırıldığında ya da ailenizden biri hastalandığında üzülmeniz normal değil midir?
İçten içe bizi üzen şeyler varken iyiymiş gibi yapmaktan daha fazla acı veren bir şey yoktur. Bu durum bize zarar vererek sonuçlanır. Onun için ortada bir sorun yokmuş gibi davranmaktan vazgeçmeli ve olumsuz duygularla nasıl başedebiliriz, ona bakmalıyız.
Aslında her birimizin yaşadığımız olumsuz duygularla başetmede kendimize göre bir kapasitemiz ve çeşitli yöntemlerimiz vardır. Bunu bir havuz problemine benzetebiliriz.
Şöyle ki:
Her birimizin bir tahammül havuzumuz var. Yaşadığımız her olumsuz hadise havuzu dolduran musluklar gibidir. Bu muslukların bazısını açıp kapamak bizim elimizdeyken bazısının kontrolü ise elimizde değildir
(1). Bazen bir musluk hiç beklemediğimiz anda açılıverir. Başetme yöntemlerimiz ise havuzu boşaltan musluklara benzer. Tabii ki havuzu dolduran musluklar kişiden kişiye, dönemden döneme değişebileceği gibi, havuzu boşaltan muslukların sayısı, boşaltma kapasitesi de kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.
(2)Hatta havuzun içine alabileceği su miktarı da herkeste farklıdır.
(3) Dolayısıyla aynı musluklar farklı havuzlarda farklı sonuçlar meydana getirebilir. Burada önemli olan havuz dolmadan tahliye musluklarının zamanında açılması, hatta bazı durumlarda yeni muslukların devreye sokulmasıdır.
(4) Oysaki bazı kişiler havuzu dolduran musluklar çalışırken mevcut tahliye musluklarını bile kullanmayabiliyorlar.
Havuz örneğimizdeki maddelere göre şunları söyleyebiliriz:
1 ) Başımıza gelen şeylerin bir kısmı bizim elimizdedir. Gereksiz yüklerin altına girmeye gerek yok. Bazen sıkıntı meydana getiren kişi ya da durumlardan uzaklaşmak, bazen “hayır” diyebilmek problemleri baştan çözer. Yani hayatınızın kontrolü sizin elinizde olmalı.
2 ) Problemlerle başa çıkabilmek için elimizdeki çözüm yollarını artırabiliriz. Ama bunu havuz boşken yani rahat zamanlarımızda yapabiliriz. Yani tedbirimizi kışa göre almalıyız. Tahliye musluklarını artırırsak ani su baskınlarından kurtulma şansımız yüksek olur. Peki tahliye muslukları nelerdir? Yazının son kısmında bu musluklardan bahsedilecek.
3 ) Tahammül havuzumuzu genişletmek elimizde. Yani olaylara bakışımızı değiştirebiliriz. Olaylara daha geniş perspektifle bakabiliriz. İnişler ve çıkışların hayatın bir parçası olduğunu kabul edebiliriz. Üstad'ın ifadesiyle "Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider." Bunun için okumalıyız. Sadece yazılmış kitapları değil, çevremizde akıp giden hayatı da okuyabilmeli ve ibret almalıyız.
4 ) Herşeye rağmen bir sıkıntıya maruz kaldığımızda oturup efkarlanmak yerine çıkış yolları aramalıyız. Albert Einstein'a atfedilen iki güzel söz var : “Hiçbir sorun onu yaratan bilinç seviyesiyle çözülemez. Delilik, tekrar tekrar aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” Dolayısıyla bir problem kronik hale gelmişse birşeyleri değiştirmemiz gerektiği anlamına gelir.
Hayatında kaygıları veya stresi olan kişilerin tolerans seviyeleri daha düşük olur. Stres altındayken veya yüksek kaygı varken en ufak bir olay bile büyük bir tehlike veya benliğimize bir tehdit gibi gözükebilir. Ekonomik sıkıntılar yaşayan ailelerde, örneğin, çok fazla stres vardır ve çatışmalar hiç bitmez. Herkes birbirine kızgındır. Yoğun çalışan bir anne veya baba eve geldiğinde çocuklarına kızgın davranır. Bu nedenle kızgınlık problemi yaşayan kişilerin en önce stresle baş etme yöntemlerini öğrenmesi gereklidir.
Stresle nasıl başa çıkabiliriz:
YÜZLEŞME
Stres yaratan ve çözülmesi gereken sorunlarla yüz yüze gelmeyi kapsar. Kişi sorunun varlığını kabul eder, üzerine gider. Hedeflerini koyar azimle çabalayarak ilerleyerek sorunu çözmeye çalışır. Yüzleşmede öfkenin dışa vurumu da söz konusudur. Haksızlığa uğranılan durumlarda kişi duygularını net ve sakin bir şekilde karşısındakilere anlatabilirse öfkesini doğru bir şekilde ifade etmiş olur.
UZLAŞMA
İnsanlar çatışma veya engellenmeyle karşılaştığında sıklıkla başvurdukları yol uzlaşmadır. Yaşamda her şey insanların beklediği şekilde gerçekleşmediğinde ya da diğer insanlar istediğimizden faklı davranışlar sergilediğinde durum olduğu gibi kabul edilerek uzlaşma yoluna gidilir ve beklenenden daha azıyla yetinmeye karar verilir. Karşılıklı iletişimle orta yol bulunabilir.
GERİ ÇEKİLME
Bazı durumlarda da stresten kurtulmak amacıyla kişi geri çekilebilir. Kişi böyle bir karara varırsa yüzleşmekten kaçmış, mücadeleden vaz geçmiş demektir. Ancak uzlaşma yolu bulunamıyorsa huzura kavuşmak için belki de en iyisi ortamdan çekilmek olabilir. Geri çekilme kişiyi rahatlatmakla birlikte, sürekli hale geldiğinde kişi için çeşitli riskler içerebilir. Problemlerin birikmesi, havuzun dolması gibi.
PAYLAŞMAK VE DESTEK İSTEMEK
Çoğu kişi hüzünlüyken, yalnızken veya kaygılıyken bu duygularını ifade etmekte ve paylaşmakta güçlük çeker bu da onların başkalarıyla ilişki kurmalarında sıkıntı yaşamalarına neden olur. İlişki kuramayan kişi kendini yalnız, ihmal edilmiş, anlaşılamamış, haksızlığa uğramış hissedebilir. Bütün bu duygular dünyaya karşı kızgınlığı besler. Hayal kırıklığını, beklentilerini, düşüncelerini söyleyebilen kişiler daha çok destek alabilirler.
Acısı olan kişiler de kolay sinirlenebilirler. Bu acı fiziksel olabileceği gibi duygusal da olabilir. Acımızla uğraşırken, ayakta kalma mücadelesi içindeyken başkalarına tahammül etmemiz çok güçleşir. Zaten buna ne enerjimiz ne de zamanımız vardır. Böyle durumlarda, kendi başımıza baş etmeye çalışmak yerine, yaşadığımız acıyı paylaşmak ve destek istemek daha doğru bir yoldur.
Stres ve kaygılardan uzak, huzurlu mutlu günler dileriz.
PSİKOLOJİK DESTEK EKİBİ
Bu sayfa: Psikolojik desteğe ihtiyacı olan herkese yardımcı olmak amacıyla, dünyanın farklı ülkelerinde bulunan psikoloji alanında tecrübeli uzmanlar tarafından, takipçilerden gelen sorulara verilen cevapların yayınlandığı "Psikolojik Destek" sayfasıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Son Eklenen
-
*SORU:* Benim 4 yaşında bir kızım var. Önceleri onunla vakit geçirirken çok mutlu olurdum. Konuşması beni sıkmazdı, ağlamalarına daha sabır...
-
SORU : Merhabalar Hocam. Allah razı olsun hizmetinizden. Evleneli 5 yıl oldu ve bu beş yılda 1 yılı sadece Türkiye’de yaşadık. Sonrasınd...
-
Soru: Büyük kızım şu an 5 yaşında ve tırnak yeme davranışı sergiliyor. Bütün bu süreç kızımızı da oldukça yıprattı ve yaklaşık 1,5 yıldır tı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.