Bu sayfa: Psikolojik desteğe ihtiyacı olan herkese yardımcı olmak amacıyla, dünyanın farklı ülkelerinde bulunan psikoloji alanında tecrübeli uzmanlar tarafından, takipçilerden gelen sorulara verilen cevapların yayınlandığı "Psikolojik Destek" sayfasıdır.
9 Nisan 2019 Salı
ÇOCUKLARDAKİ SALDIRGAN DAVRANIŞIN DOĞRU ANLAŞILMASI VE ÇÖZÜM YOLLARI
Saldırganlık; her insanda potansiyel olarak var olan kimi zaman denetimimiz altına alabildiğimiz, kimi zaman ise kendimizi engelleyemeyerek dışa vurduğumuz itici bir güçtür. Genellikle yetişkin olarak bizler, içimizdeki bu potansiyel gücü çoğunlukla denetim altına alabiliriz. Denetim altına almamızı sağlayan etkenler arasında; kişilik yapımız, içinde yaşadığımız çevre ve kültür, ahlaki değerlerimiz, ailemizden aldığımız öğretiler, iletişim becerilerimiz ve öz denetimimiz vb. gibi hem içsel hem de dışsal faktörler yer alır ve bunlar yıkıcı davranışlarımızı etkiler ve belirler.
Çocukların büyük çoğunluğu engellendiklerinde veya kendilerine zarar verildiklerinde kendilerini korumak için saldırgan davranışlarda bulunabilirler. Bu durumlarda saldırgan bir yapıya sahip olduğu düşünülemez; çünkü saldırgan bir kişiliğe sahip olan çocuklar, olur olmaz durumlarda ve zamanlarda saldırıya geçerler. Çocuğun saldırgan bir kişilik geliştirdiği yargısına varmak için, zarar verici ve rahatsız edici eylemlerin sıklığı normal değerlerin üstünde seyretmelidir.
Çocuklarda saldırganlık biçimlerine baktığımızda; tekme atma, itme, oyuncakları parçalama, oyun esnasında arkadaşlarına ve çevresine karşı agresiflik sergileme, ısırma, saç çekme, tükürme, cimcik atma, kurallardan hoşnut olmama, özel muamele görmeyi arzuladığında ve yerine gelmediğinde akranlarına ve yetişkinlere karşı olumsuz davranış problemleri gösterme, sınıf düzenine uyum sağlayamama şeklinde görülmektedir. Bu tür davranış problemleri; hem akran gruplarının yer aldığı sınıf ortamında görülebileceği gibi, çocuğun ev ve dışarıdaki ortamında da (örneğin, sokaktaki hayvanlara eziyet etme, şiddet içeren oyun ve çizgi filmlere yönelme gibi) gözlenebilir.
Çocukların, yetişkinlere nazaran öz denetim ve sorun çözme becerileri, yaş ve gelişimsel düzeyine göre daha azdır. Çocuklar çoğunlukla daha çok aile ve çevresindeki gördüğü iletişim biçimleri ve yetişkinlerin gösterdiği davranışları doğru olarak benimseyip modeller ve ona göre ortaya çıkarır. Çocuğun olumsuz bir olaya şahit olması (evde yaşanan gerilimler, kavgalar), çocuğun kendini ifade etmesine izin verilmemesi ve değersizlik hissi oluşturulması, ailenin; çocuğa kendini korumasını yanlış bir şekilde ifade etmesi(akran veya öğretmenlerine karşı), çocuğun olumsuz davranış sergilediğinde fiziksel ve psikolojik olarak sert davranışlara (azarlanma, vurma) maruz kalması çocuktaki saldırgan davranışları tetiklemekte ve saldırganlık davranışının artmasında büyük bir rol oynamaktadır.
Bu tür agresif tepki ve davranışları gözlemlediğimizde, ebeveyn olarak ilk olarak kendi iletişim biçimimizi, bir davranışa verdiğimiz tepkileri gözden geçirmeliyiz. Aynı zamanda, çocuğumuza suçlayıcı davranıp, davranışı baskılayarak engellemenin uzun süreçte faydasının olmayacağını bilerek yaklaşmamız gerekir.
SOSYAL DENEY
Rol Modelin Önemi
Sosyal bilimci ve psikolog Bandura sosyal davranışların (mesela saldırganlık) gözlem ve taklit yoluyla edilebileceğini araştırmak için bir araştırma yaptı. Bandura, Stanford Üniversitesi Anaokulundan 3-6 yaş arasındaki 36 erkek ve 36 kız olmak üzere 72 öğrenciyi test etti. Araştırmacılar, kreşteki çocukları gözlemleyerek çocukların ne kadar agresif olduklarını önceden test ettiler ve agresif davranışlarını dört puanlık derecelendirme skalasında değerlendirdiler. Bu durumda, her bir gruptaki çocukları eşleştirmek, böylece günlük davranışlarında benzer düzeylerde saldırganlık düzeylerini elde etmek mümkün olmuştur.
-24 çocuğa agresif model gösterildi.
-24 çocuğa agresif olmayan model gösterildi.
-24 çocuğa herhangi bir model gösterilmedi.
Aşama 1: Modelleme
Deneysel koşullarda çocuklara, oyuncaklar içeren bir oda ayrı ayrı gösterildi ve bazı patates baskılar ve resimlerle bir köşede 10 dakika oynandı.
24 çocuk (12 erkek ve 12 kız) ‘Bobo bebek’ adlı bir oyuncağa agresif davranan bir erkek veya kadın model izledi. Yetişkinler Bobo bebeğine farklı bir şekilde saldırdı – bazı durumlarda bir çekiç kullanıyorlardı ve bazıları bebeği havaya fırlatıp “Pow, Boom” diye bağırdı.
Diğer 24 çocuk (12 erkek ve 12 kız) agresif olmayan bir modele maruz kaldı. Bu model, 10 dakikalığına sakin ve yumuşak bir şekilde oynamaktaydı.
Aşama 2: Saldırgan Uyarı
Bütün çocuklar (kontrol grubu dahil) ‘hafif saldırganlık uyarısına tabi tutuldu. Her çocuk (ayrı ayrı) nispeten cazip oyuncaklarla bir odaya götürüldü. Çocuk oyuncaklarla oynamaya başlar başlamaz deneyci çocuğa bunların deneycinin en iyi oyuncakları olduğunu ve diğer çocuklar için onları ayırmaya karar verdiğini söyledi.
Aşama 3: Taklit Testi
Yan odada bazı agresif oyuncaklar ve bazı agresif olmayan oyuncaklar vardı. Agresif olmayan oyuncaklar bir çay seti, boya kalemi, üç ayı ve plastik çiftlik hayvanı içeriyordu. Agresif oyuncaklar bir palet ve ahşap tahta, dart silahları ve bir 3 ayak Bobo bebeği içeriyordu. Çocuk odasında 20 dakika kaldı ve davranışları tek yönlü bir ayna ile gözlendi ve değerlendirildi. 5 saniyelik aralıklarla gözlemler yapıldı, bu nedenle her çocuğa 240 yanıt verildi.
Sonuçlar
Agresif modeli gözlemleyen çocuklar, agresif olmayan veya kontrol grubundaki gruplara kıyasla çok daha taklitçi saldırgan tepki verdi. Çocukların saldırganlıkları deneyden önceki durumlarına göre çok daha fazla arttı.
ÇOCUĞUMUZ SALDIRGANLIK DAVRANIŞI SERGİLEDİĞİNDE NE YAPMALIYIZ?
- Çatışmaları, uzlaşarak çözmek biz yetişkinler için bile bazen kolay bir durum değildir. Bunun için kendi yaşamımızda bir problemle karşı karşıya kaldığımızda öncelikle pratik yapmalıyız. Çocuk, bir beceri veya yetenek gerektiren bir aktiviteyi başarabilmek için nasıl uğraşıyorsa, aynı bilinç ve özveri ile yaklaşım sergilemeliyiz. Saldırganlığın doğuştan gelen yönü sadece canlının dış tehditlere karşı hayatta kalmasını sağlamak içindir. Başka bireylere yönelik saldırganlığın ise başka kişilerden, yaşıtlarından, ebeveynlerinden veya kitle iletişim araçlarından sonradan öğrenildiği akıldan çıkarılmamalıdır. Pek çok problemin temelinde olduğu gibi burada da yanlış rol modelleri yatmaktadır.
- Biz yetişkinler, çocuklarımızın her davranış ve tutumunda ayna görevi görürüz. Dolayısıyla bizim bir olaya yaklaşma biçimimiz onlar için model oluşturur. Çocuğun yanında iken davranış ve tepkilerimize dikkat etmemiz gerektiğini unutmamalıyız.
- Aile olarak çocuğun saldırganlık gösterdiği davranışları engellemek kadar, çocuğun olumsuz davranışı gösterdiği anda gülmek, dalga geçmek gibi davranışlar da saldırganlığı pozitif etkileyebilir. ‘Benim çocuğum herkesten ve her şeyden önemlidir’ anlayışı ile yaklaşmak çocuğun ileride sorun yaşamasını daha çok arttıracaktır. Unutmayın ki; sosyal bir çevrede, aidiyet duygusu ile yaşıyoruz. Çocuğunuzun dışlanmasına sebep olmamakta fayda var.
- Çocuklarınızda kızgınlık duygusu hissettiğinizde, onunla sağlıklı iletişime geçebilmek, duygusunu ifade etmesine izin verebilmek önemli ve gereklidir. (Ne oldu? Ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun? Seni kızdıran şey ne? vb.) Kızgınlığın normal bir duygu olduğunu ifade edin. Fakat kızgınlığımızı ifade ederken gösterdiğimiz bazı davranışların kabul edildiğini, bazılarının da kabul edilemez olduğunu belirtin.
- Anne - baba ve yakın çevre saldırgan davranışlara karşı tolerans göstermemelidir. Çocuğun istekleri bu tip davranışlar yapılınca yerine getiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada saldırganlığı araç olarak görmeye başlar.
- Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalıdır. (Bak arkadaşın senin gibi tepkiler veriyor mu, o çok uslu ve zeki bir çocuk vb.) Kıyaslama kişinin içindeki şiddeti artıran bir durumdur. Ayrıca bu şekilde kıyaslandığı çocuklara karşı da içinde kin ve nefret oluşur.
- Saldırganlığa yol açan duygunun dağıtılmasında çocuğun içindeki enerjiyi boşaltması önemlidir. Çocuğun dışarıda oynamasına izin verilmelidir. Ayrıca yumruklanabilen kil, resim çizme ve boyama, futbol/basketbol gibi sporlar yaptırma kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir.
- Çocuğun olumlu davranışını görüp pekiştirmek, çocuğa bu davranışının fark edildiğini hissettirmek önemlidir.
- Anne - babalar saldırganlığa eğilimli çocuğun televizyonda ya da diğer kitle iletişim araçlarında şiddet ve saldırganlık içeren görüntüleri izlemesini engellemeli ve bunları model almasına izin vermemelidir.
- Çocuğunuzun saldırganlık davranışını tetikleyen sebepleri gözlediğinizde, durumu fırsata çevirerek bu konuyu konuşun ve ona sorular yöneltin. Sorularına dürüstçe cevaplar verin, onun anlayacağı yalınlıkta, kavga eden insanların nasıl göründüğünü, neden anlaşamadıklarını vb. tartışın.
- Sınıf ortamında, çatışmaları çözebilmek daha zordur. Bu sebeple okullar önemli bir modeldir. Öğretmenin, çocuklar arasındaki diyaloğu arttırabilecek etkinlikler yapması önemlidir.
- ‘Ben dili’ her zaman önem arz etmektedir. Anne - babalar, çocuklarla iletişim kurduğunda (Arkadaşının canı yandığında rahatsız oluyorum, üzülüyorum vb.) ‘sen dili’ kullanarak suçlayıcı olmaktansa ‘ben dili’ni kullanarak, olumsuz davranışa atıfta bulunmalıdır.
- Çocuğa davranışlarının olumsuz sonuçları gösterilmelidir. Saldırgan davranışları ile hiç bir şey elde edemeyeceğini gösterilmeli ve yaşatılmalıdır. (Aile fiziksel ve sözel olarak olumsuz bir davranışta bulunmamalıdır).
- Çoğunlukla agresyon ve saldırgan davranışlar gösteren çocuklar geldiğinde verdiğimiz ev ödevlerinden biri olan, ya öfke yoluna çıkarsa ödevi, çözüm odaklı terapide kullanılan, özellikle problemle çocuk arasında bir mesafe koymak gerektiğinde kullanılabilir. Uygulama şu şekildedir:
''...Sakinleşmenin iyi bir yolu mola vermektir. Mola vermek olumlu ya da olumsuz şeyleri düşünmemek anlamına gelir. Zihninin ve bedeninin toparlanması için, içinde bulunduğun durumdan uzaklaşmak demektir. Kendine ‘şimdi mola verdim. Bu konuyu sonra düşünürüm’ de. Sonra da aklına başka bir şey getirmeye çalış. Bazı çocuklar kitap okuyarak mola verirler. Bazıları basket oynayarak mola verirler. Sinirlendiğinde sana nelerin iyi geleceğini düşün. Sorunlarının kocaman uçan balonun içinde uzaklara gittiğini hayal edebilirsin. Ya da en sevdiğin şeylerden birini aklına getirebilirsin''
- Çocuklarda öfke ve saldırganlık durumlarında anne-baba olarak çözüm bulamıyorsanız profesyonel destek almak önemlidir.
- Ve en önemlisi, sabretmektir. Olumsuz bir davranış esnasında gösterdiğimiz sabır ve kendimizi denetlememiz, çocuğa olumlu davranışı öğreterek, problemleri saldırgan bir şekilde çözemeyeceğini gösterir.
Sevgiyle kalın.
Psikolojik Destek İnisiyatifi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Son Eklenen
-
*SORU:* Benim 4 yaşında bir kızım var. Önceleri onunla vakit geçirirken çok mutlu olurdum. Konuşması beni sıkmazdı, ağlamalarına daha sabır...
-
SORU : Merhabalar Hocam. Allah razı olsun hizmetinizden. Evleneli 5 yıl oldu ve bu beş yılda 1 yılı sadece Türkiye’de yaşadık. Sonrasınd...
-
Soru: Büyük kızım şu an 5 yaşında ve tırnak yeme davranışı sergiliyor. Bütün bu süreç kızımızı da oldukça yıprattı ve yaklaşık 1,5 yıldır tı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.