6 Mayıs 2019 Pazartesi

Sürekli geçmişe takılıyorum böyle yapmasaydım gibi düşüncelerle kafamı meşgul ediyorum ve geçmişte yaşadığım bazı anlar aklıma geldikçe hala korkuyorum süreç ile birlikte bu durum günlük işlerimi yapamama durumuna getirdi.

*SORU:*

Sürekli geçmişe takılıyorum böyle yapmasaydım gibi düşüncelerle kafamı meşgul ediyorum ve geçmişte yaşadığım bazı anlar aklıma geldikçe hala korkuyorum süreç ile birlikte bu durum günlük işlerimi yapamama durumuna getirdi. Birde bir yakınıma telefon ile ulaşamasam acaba bir şey mi oldu diye bütün gün kafam orda hiçbir şey yapma isteğim gelmiyor, sanki bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum, yüreğime koca bir kaya oturmuş gibi hissediyorum. Bu duygular sık sık olunca hayatım çekilmez oluyor, geleceğe çok karamsar bakıyor ve çocuklarıma sık sık sinirleniyorum.

*CEVAP:*
Kişilik; bireyi diğer bireylerden ayıran kendine özgülüğü ifade eden, genetik ve biyolojik eğilimleri, toplumsal tecrübeleri, eğitim ve çevresel faktörleri özünde barındıran özellik ve niteliklerin toplamıdır. Kişiliğin oluşumunda değer yargıları, inanç, ahlak ilkeleri vs. faktörler de çok önemli yer tutar. Tüm bu unsurların kümülatif sonuçları ve dışa vurumu da kişilik ya da şahsiyeti belirler.
Bireyi birey yapan özelliklerin dominant karakteri bireyin kişiliğinin negatif ya da pozitif nitelik taşımasına neden olur. Hayat boyu yaşanılan deneyimleriniz olumsuz ise ya da olumsuz bir çevrede yaşıyor iseniz sizin de negatif bir kişilik sahibi olmanız kuvvetle muhtemeldir.

Pozitif ya da negatif, olumlu ya da olumsuz kişilikli olmak sizin hayata bakış açınızı belirlemesi bakımından da büyük önem taşır.
Her insanın bir “dünya görüşü” vardır. Yaşam tarzını da bu dünya görüşü şekillendirir. Bireylerin dünya görüşlerinde, yaşam tarzlarında dini inançları, felsefi düşünceleri, sahip oldukları ahlakî ilkeler, ideolojiler… çok önemli yer tutar. Dünyayı okuma paradigmanız da bu şeklide tezahür eder.
Olumlu ya da olumsuz kişilik sahibi olmak aşağıda izah edeceğimiz çeşitli nedenlerle çok önemlidir. Çok önemlidir diyoruz çünkü sizin; eşyayı, olayları, evreni, hayatı, ölümü ve sonrasını değerlendirmeniz pozitif ya da negatif kişilik sahibi olmanızla çok yakından ilgilidir. Bu bakış açınız sizin psikolojiniz, ruh sağlığınız, sosyal ilişkileriniz, aile hayatınız, iş ve meslek yaşamınız… inançlarınız, hatta Allah ile olan ilişkilerinizde dahi çok önemli etkilere sahiptir.

İlk aşama olarak bu durumun fark edilmiş olması aslında gayet iyi bir durum ve değişim için en önemli ilk adım. Bundan sonra olması ümit edilen de olaylara bakış açımızın değişmesi ve olaylara farklı bir perspektiften bakabilmektir.
Hadiselere veya problemlere olumlu bakmak hemen ilk anda sorununuzu çözemese de, olaylarla yüzleşmek ve çözmek adına atacağınız ilk adım için güç verecektir.
Hayata ve olaylara olumlu bakanların daha mutlu oldukları gözlemlenmiştir. Hayata ve olaylara olumlu bakmak çözüm odaklı bir yaklaşımdır. Aksi durum kaostur, bunalımdır. Bunun psikolojik yansımaları ise stres, anksiyete bozuklukları, kompleksler ya da ağırlık veya dozajına göre nevrotik rahatsızlıklar hatta psikozlar olarak tezahür edebilir.

Bu hususla ilgili yapılmış çok ilginç bilimsel deneyler söz konusudur: Japon bilim adamı Dr. Masaru Emoto’nun yaptığı deney gerçekten çok çarpıcı ve ilgi çekicidir. Dr. Masaru Emoto; donmuş suda oluşan kristallerin kendilerine belirli düşünceler yoğun bir şekilde yönlendirildiğinde; düşüncenin niteliğine göre söz konusu su kristallerinin de farklı görünümlere büründüğünü fotoğraflamayı başarmıştır.
Yaptığı deneyler sonucunda çok temiz kaynaklardan alınan su örneklerinin kendilerine sevgi dolu, olumlu, pozitif sözcükler söylendiğinde aynen kar taneleri modeline benzeyen biçimde simetrik, parlak, motifli ve çok güzel desenler oluşturduklarını, buna karşılık negatif düşünceler ve sözcüklere maruz bırakılmış su örneklerinin ise asimetrik, kaotik, koyu renkli ve tamamlanmamış bozuk motif ve desenler oluşturduklarını belgelemiştir.
Demek ki siz bir insana sevgi sözcükleri ve olumlu cümlelerle yaklaşır hitap ederseniz dörtte üçü sulardan oluşan insandaki su kristalleri, simetrik, olumlu şekillere neden olurken bunun biyolojik ve psikolojik yansıması da kuşkusuz olumlu ve pozitif olacaktır.
Yok, eğer siz insanlara karşı negatif sözcük, cümleler ve yaklaşımlar sergilerseniz o kişi de bundan negatif etkilenecek ve bu da hem beden hem ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyecek demektir.

Nitekim Peygamber Efendimiz bir gün ashabıyla beraber yürürlerken yol kenarında bir köpek ölüsüne denk gelirler. Sahabelerden bazılarının gördükleri manzara karşısında; “Bu leş ne kadar kötü kokuyor…” vs. olumsuz bir takım yaklaşım sergilemeleri, negatif cümleler kurmaları karşısında Efendimiz (sav); “Köpeğin ne güzel dişleri var.” şeklinde mukabelede bulunuyorlar.
Buradan anlıyoruz ki ahval ve şartlar… ne kadar negatif olursa olsun olaylara hep olumlu yönleri ve boyutlarıyla bakmak, her zaman yapıcı olmak esas olmalıdır.

Olumlu düşünce, olumlu duygu ve davranışlar yaşam kalitesini de pozitif yönde etkiler. Bilinçaltı olumlu yönde motive olur. Olumlu olmak; bilinçli olarak güzel olanı tercih etmek ve seçmek demektir. Böyle bir psikolojide insan hem kendini hem başkalarını sever. Daha az kaygılı olduğu için hayattan daha çok zevk alır.
Çoğu zaman kelimeler insanlar üzerinde ilaçlardan daha etkilidirler. Bu sözcükler canlı, enerjik, olumlu ise biz de canlı ve enerjik oluruz.
Pesimist, nihilist, karamsar, menfi insanlar her zaman etrafına negatif enerji yayarlar.
Çoğu psikosomatik rahatsızlık ve hastalıkların temelinde negatif duygu, düşünce ve davranışlar yatmaktadır. Böylesi insanların hem ruh dünyaları kararmakta, aynı zamanda da vücut ve beden sağlıkları alarm vermektedir.
Peki, olumlu, pozitif kişilik sahibi olmak demek gerçeklere sırtını dönmek, gözlerini kapamak mı demektir? Asla! İyimserlik; kesinlikle saf bir Polyannacılık yapmak değildir. Hele analitik düşünmenin önünde de kesinlikle engel değildir. Pozitif kişilik; olayları sağlıklı bir zeminde değerlendirip ümitsizlik ve karamsarlık girdabına kapılmadan rasyonel analizler yaparak “hayır ve güzellik” ufkunda yolculuk yapabilme yeteneğidir.

Mevlana Hazretlerinin dediği gibi:
*Kardeşim sen* *düşüncelerinden ibaretsin.*
*Gerisi et ve kemik.*
*Gül düşünürsen gülistansın.*
*Diken düşünürsen dikenlik.*

*PSİKOLOJİK DESTEK İNSİYATİFİ*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Son Eklenen