*SORU:*
Ben yurtdışına geleli 7 ay oldu. Buradaki birçok kişi gibi bende çok dertliyim. Bulunduğum yerin kendine özgü sıkıntıları mevcut. Farklı bir sıkışmışlık var, kiminle konuşsam psikolojim hiç iyi değil diyor, bende çok farklı değilim. 7 ayda yedi ayrı aileyle kaldık, her değişiklikte insanın kimyası ne hale geliyor tahmin edebiliyorsunuzdur. Buradaki çokları gibi biz de maddi olarak bir dar boğazdan geçiyoruz. (ama şükür tabi Rabbime) Bulunduğumuz yerden gitmek istediğimiz için rutin hayata adapte olamıyoruz. Şimdi hocam benim en çok bunaldığım konu, bulunduğumuz yerden gitmekle alakalı; bazı noktalarda ödün vermek ve değişiklikler yapılması gerekliliği olduğuna inanan yoğun bir kitle var. Ben de, hicret yolunda sebeplerin bunlar olmaması gerektiğine inanan biriyim. Acaba yanlış mı düşünüyorum diye zaman zaman çok bunalıyorum. Hocam benim sorum, dilimin döndüğünce ifade edebildim mi bilmiyorum ama, bu sıkışmış ruh halinden nasıl kurtulacağım, inanın evradlarıma da çok dikkat ediyorum. Bu konuda tavsiyelerinize çok ihtiyacım var.
*CEVAP:*
(Eğer evli iseniz bu cevabı eşinizle birlikte okumanızı tavsiye ediyoruz.)
Hizmet hareketi mensupları zorlu bir süreçten geçiyor. Maalesef bu sürecin psikolojik ve fizyolojik bir takım olumsuz etkileri oluyor. Kimimizde az, kimimizde çok.. İster istemez maruz kaldığımız etkiler karşısında, özellikle psikolojik ve fizyolojik bağışıklık sistemimizin dayanıklılığı nispetinde ayakta durabiliyoruz.
*Bu olumsuz etkiyi en aza indirebilmemiz için, ilk şok anını atlattıktan sonra öncelikle karşı karşıya kaldığımız olaylara olan bakış açımızı iyileştirmeli, başımıza gelenin kimden, nereden, neden geldiğini ve -geçmiş benzer örneklerden hareketle- nasıl sonlanacağını bilmeliyiz. Bir nebze de olsun olumsuz etkilerden sıyrılabilmişsek ve kendimizi güvenli bir sahile atabilmişsek, hayatımızın kalan kısmında psikolojik ve fizyolojik olarak "iyi olmaya" ve başkalarına da "iyi gelmeye" gayret etmeliyiz. Zaten "iyi gelmek" insanı iyileştirir.
Karşılaştığımız olaylar ve insanlar karşısında olumlu bakış açısı geliştirmeliyiz. Mümkünse olumsuz düşünmemeli, olumsuz konuşmamalıyız... Ki beynimizi olumsuza şartlandırmayalım. “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.”
* İçinde bulunduğunuz "an"a odaklanın ve o zamanı yaşayın. Hayatınızı askıda bırakmayın. Geçici bir yerde dahi olsanız, zaman akıyor. Siz de zamanla birlikte akmaz, sürekli geçmişte (olumsuz anılarda) ya da gelecekte (hayallerde) yaşarsanız bulunduğunuz yere adapte olmakta güçlük çekersiniz. Unutmayalım ki hayallerimizi gerçekleştirmenin yegane şartı, iyi bir gelecek adına bugünümüzü değerlendirmektir. Şu an bulunduğunuz yerde bir gün bile kalacak olsanız şöyle düşünmeniz sizi rahatlatabilir: Buradan hiç gitmeyecekmiş gibi kendim, ailem ve başkaları için birşeyler yapmalıyım, yarın gidecekmiş gibi de ilerisi için bugünden hazırlıklı olmalıyım.
Daha da somutlaştıracak olursak, hiç gitmeyecekmiş gibi çocuklarımı okula/kursa gönderebilirim, bulunduğum yerin dilini öğrenmeye çalışabilirim, yerel halkla arkadaşlıklar, dostluklar kurabilirim ve yarın gidecekmiş gibi gitmeyi planladığım yerin dilini öğrenmeye başlayabilirim, gideceğim yerde mesleğimi yapma imkanım varsa, meslekî okumalarla kendimi geliştirebilirim...
*Başka kişilerle aynı evi paylaşıyorsanız, öncelikle bu iradî bir tercihse, imkanlar dahilinde kendinize özel bir evde yaşamanızı tavsiye ediyoruz. Ancak bu mümkün değilse ortak yaşam alanınız içinde kendinize özel yaşam alanı ve zaman dilimleri oluşturun. Aynı evi paylaştığınız insanlarla bu konuda konuşmalısınız. Her iki taraf da kendi ailesine özel zaman ayırmalıdır. Bu konuda taraflar birbirine anlayış göstermeli ve imkan tanımalıdır. Bu herkese iyi gelecektir. Örneğin; kendi ailenizle parka gidin, yürüyüşe veya alışverişe çıkın, bazı günler çayınızı sadece ailenizle için...
*Ödün verme konusuna gelecek olursak, ödün verip vermeme hassas bir konu ve kişisel bir tercih olduğu için bu konuda yorum yapmanın çok uygun olmadığını düşünüyoruz.
Ancak genel olarak şunları söyleyebiliriz: Ödün vermeye cesaret edemediğiniz konularda, farklı kişilerle konuşup olumlu-olumsuz fikirlerini almaktan çok, işin ehli olan kişilere danışıp hareket etmek yerinde olacaktır. Yine, işin ehli olan kişilerden aklî, mantıkî ve fıkhî izâhatlar talep edip, sorularınıza cevap almanız sizi rahatlatacaktır.
Ayrıca aşağıda linki paylaşılan yazıyı da okumanızın faydalı olacağı kanaatindeyiz.👇
Sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz.
*PSİKOLOJİK DESTEK İNSİYATİFİ*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.