*SORU:*
Merhaba hocalarım. Yazılarınızı heyecanla okumaktayım aro. Benim sorum Ramazan’a yaklaşık 10 gün kala Ramazan ile alakalı evimizde hazırlıklar yapıyoruz ve çeşitli Işık’lar yazılar hazırlıyoruz. Hatta bu malzemeleri süslemeleri babaanne çocuklar beraber hazırlıyoruz. Bunu ne kadar yapmalıyız bunun psikolojik eşiği var mı? Çocuklarımızın ruh dünyasını psikolojik olarak nasıl ve ne şekilde olumlu şekilde etkileyebiliriz. Bunun abartı kısmı nedir? Türkiye’de öğretmendim ve kolejde çocuklara (bence) ilköğretim de abartı şekilde pano yarışmaları vs düzenliyorduk. Bu durumda çocuklar küçük yaşta bazı değerlere doymakta ve lise yıllarında zorlanmakta idiler gördüğüm manzara. Burada çocuklarım 4, 7 ve 13 yaşındalar. Bu hazırlıklar ne kadar nasıl olmalı? Evde çocuklara bu psikolojik olarak nasıl anlatılmalıdır? Olayın psikolojik tarafı benim için önemli. Ayrıca çocuklarımla Dua saatimiz var bu duada Türkiye’deki zulüm, arkadaşlarımız için kardeşlerimiz sesli dua ediyoruz. Onların da duasını olmasını arzu etmekteyim dua ederken onları da katmak istiyorum? Bizde duada Türkiye deki Yusuflar için Allah’ım haksız yere binlerce insan içerde yardım et Allah’ım ne olur ailelerine kavuştur gibi dua ediyoruz. Dua ettirmek çocuklar açısından böyle beraber dua etmek gelecekte hınç duygusu oluşturur mu? birazda endişe ediyorum. Bu durumu çocuklara nasıl izah etmeliyiz? psikolojik açıdan istiyorum. Teşekkür ederim şimdiden. . Alllah Emeklerinizi zayi etmesin amin.
*CEVAP:*
Ramazan ayı özel bir zaman dilimi olmakla birlikte çocuk bunu ancak çevresinin hissettirdiği ölçüde hissedebilir. Sevdiklerimizle beraber iftar yapmak, ramazan çadırlarına uğramak, tekne orucu tutmak, sadaka kutusu oluşturmak, kitap fuarlarına gitmek, iftar sonrası bir dondurma yemeğe gitmek, Ramazan takvimi yapmak .. bunlar yıllar sonra bile aklımızda kalacak hoş faaliyetlerdir. Güzel anılar bırakmanın dışında, güzel alışkanlıklar kazanmak adına da hepimiz için ideal bir zaman dilimidir Ramazan. Bu yönüyle de onu değerlendirmek önemlidir.
Ramazana hazırlık ve ramazanla ilgili etkinliklerde abartı konusu kişiden kişiye değişir. Eğer yapılan etkinlik zorlama bir şekilde, çocuğu sıkacak bir şekilde yapılıyorsa bu doğru olmaz. Bir pano yapmak abartı değildir aslında belki. Ama pano yaparken çocuklar memnun değil ve bir külfet olarak görüyorsa bu ister istemez abartı olur onlar için. O yüzden sunuş biçimini, muhataba göre ayarlamak önemlidir .
Bilinen bir meseledir : Elinizde bir elmas olsa onu zorla satmaya çalışır mısınız? Elbette ki hayır. Elinizdeki şeyin kıymetli olduğunu karşıya hissettirmek sizin elinizdedir; yani işin sırrı sunuş biçiminizdedir. Abur cuburları bile düşünecek olursak, yemeğini düzgün yerse onu alacaktır, ödüldür, kıymetlidir karşılığında bir şey vermesi gerekir. Aslında farkında olmadan abur cuburu önemli olarak kodlarız çocuğa. O halde başka şeylerde de bunu bilinçli şekilde yapabiliriz.
Normal eğitimde olduğu gibi çocuğun yaşına, seviyesine ve anlatılacak dini konunun mahiyetine göre küçük yaşlardan itibaren çocuklara din eğitiminin verilmeye başlanması gerekir. Fakat en önemlisi, aklı ermeye başladığı andan itibaren İslam ahlâkının, çocuğun kişiliğinin ayrılmaz bir parçası haline gelmesi için, onu özümseyerek benimsemesini sağlamaktır.
Ramazan ayı bu açıdan, çocuğun dini kimlik aşısı yapılabilmesi için önemli bir fırsattır. Çünkü ramazanda yoğun bir dini hayat vardır.
Merak ve heyecan duygusundan yararlanın. Çocuklar doğal bir merak duygusuna sahiptir. Eğer bir konuyu öğrenmesini istiyorsak onlarda merak uyandırmalıyız. Ramazandan önce geri sayım sayacı, bilmeceler bu amaçla kullanılabilir. Yine önemli bir noktada işin içerisinde çocuk ruhna uygun oyun ve heyecanların bulunmasıdır.
Diğer yandan özellikle okulöncesi dönemde çocuklar gözlem ve taklid yoluyla öğrenirler. Dindarlığın temelinde çok büyük oranda etkilenme ve öykünme vardır. Yani kişi sevdiğine benzemek ister ve onun gibi davranır. Bizim ramazanı içten ve duyarak yaşamamız onları derinde etkileyecektir. İşin bu yönü asla ihmal edilmemeli.
Dini yaşantının genelinde olduğu gibi ramazanda da sevdirme ve kolaylaştırma genel prensiplerimiz olmalı.
Çocuklarla birlikte dua etme meselesine gelecek olursak...
Dua, dinî duygunun geliştirilmesinde önemli uygulamalardan biridir. Dua eğitimi, bir yandan çocuğun Allah’ın varlığını hissetmesine ve O’na yaklaşmasına olanak sağlarken bir yandan da korkularla dolu olan çocukluk döneminde emniyet ve güven hissinin gelişmesine yardımcı olur ve çocuğa içsel bir destek sağlar. Çocuğa niçin ve nasıl dua etmesi gerektiğini öğretme, onun Allah ile iletişiminde anahtar rolündedir.
Çocuklara ait duaların genellikle çok iyi tanıdıkları biri ile konuşur gibi çok içten, kısa, samimi ve tabii şekilde yapıldığı yani çocuklara özgü olduğu söylenebilir. Hatta çocukların çoğu zaman Allah’la konuşur ya da derdini paylaşır gibi dua ettikleri de gözlemlenmektedir. Yani duanın, çocuğun bir nevi Allah ile konuşması olduğu söylenebilir. Bu konuşmada bazen istek ve dileklere kavuşma arzusu olduğu gibi, bazen de çocuk arzularına kavuşunca “Teşekkürler Allah’ım” ya da “Çok şükür” gibi ifadelerle Allah’a şükreder, ya da O’na sevincini ifade edebilir.
Çocuklara kalıplaşmış dua cümleleri ve kısa surelerin yanında, mümkün olduğu kadar erken, yaşına ve kavrayışına uygun şekillerde, içinden geldiği gibi dua edebileceği öğretilmeli, kendi sözcükleriyle dua etmeleri yönünde teşviklerde bulunulmalıdır. Aslında kalıplaşmış dua cümleleri, din duygusunun küçük yaşlarda verilmesi açısından önemli olsa da, duada asıl olanın çocuğun Allah ile tamamen öznel olan bir diyaloga girmesi olduğu unutulmamalıdır.
İlk çocukluk döneminde, çocukların dualarının karşılığında somut sonuçlar almak istemeleri, üstelik istek ve arzularının hemen yerine geleceğini ümit etmeleri, duanın çocuklar tarafından bazı işlerin kolaylıkla yapılmasını sağlayan sihirli bir değnek gibi algılanmasına sebep olabilir. Bu durumu, Allah’ı akıldışı olsa bile her isteği kabul eden, bir nevi büyücü gibi gösterme davranışında olan anne-babalar da pekiştirmektedir. Bu yaklaşım biçimleri çocuğun kendi güç ve sınırlılıklarını keşfetmesini engelleyecek bir sonuca yol açabilir. Çocukların dualarında makul istek ve taleplerinin yerine gelebileceği onlara belirtilmelidir. Bu isteklerin de bir kısmının gerçekleşemeyeceği, bazen de istenilen şeyin yerine daha iyisinin verilebileceği vurgulanmalıdır. İsteklerin yerine gelmesi için öncelikle kişinin kendi gayretinin daha değerli olduğu belirtilmelidir. Ancak bu durum, çocuğun “istediğimi zaten hemen elde edemeyebilirim” şeklinde düşünerek dua etme isteğini kaybetmesine neden olabilir. İstediğimizi elde edemesek bile dua etmenin kendisinin, kişiyi Allah’a yakınlaştırdığı ve yapılan duanın Allah’ın sevgisini kazanmaya sebep olacağı anlatılmalıdır. Böylelikle istekleri yerine gelmediğinde güvenleri sarsılmamış olur ve dua etmeye devam ederler.
Yukarıda anlatıldığı gibi, burada da çocukların gelişim dönemlerine göre hareket etmek gerekiyor.
Yapılan bir araştırmaya göre, ergenlerin korku motifli din anlayışıyla, sıkıntılı anlarında veya sadece ihtiyaç duyduklarında dua ettikleri görülürken; sevgi motifli din anlayışıyla yetişenlerin ise, sık sık ve düzenli olarak dua ettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca dinî gelişimdeki sevgi motifinin, ergenlik döneminde Allah’a olan güveni arttırıcı bir unsur olduğu, dolayısıyla bu şekilde yetişmiş ergenlerin dualarına cevap alamasalar bile Allah’a olan inançlarında bir azalma olmadığı ortaya çıkmıştır. Özellikle çocukluk döneminde cezalandırıcı bir Allah tasavvuru ile yetiştirilen kimselerin, dualarının kabul edilmemesini veya başına gelen kötü bir olayı ceza olarak değerlendirebilmesi, sevgi merkezli bir Allah tasavvurunun önemine işaret etmektedir.
Ve en nihayetinde, dini hassasiyeti veya herhangi bir alışkanlığı kazandırmak ailenin bunu yaşamasıyla doğru orantılıdır. Çocuklar söylediklerinizden çok yaptıklarınızla ilgilenir.
Ve unutmadan .. “sizin alemden beklediğiniz neyse, alemin de sizden beklediği de odur.” Demek istediğimiz, siz hala çocuk olsaydınız siz tüm bunlar nasıl olsun isterdiniz?
Konu ile alakalı faydalı olduğunu düşündüğümüz bir yazıyı da sizlerle paylaşmak istiyoruz.
*PSİKOLOJİK DESTEK İNSİYATİFİ*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.