30 Nisan 2019 Salı

Evlilikte Sevgi ve Muhabbet / Mutlu Evlilik 2


(Not: Evlilikle ilgili gelen sorulara kısmi bir değerlendirme)
Eşimizi gerçekten ne kadar tanıyoruz/tanıyabiliriz. Bizim dışımızdaki canlı türleri kendi içlerinde alemlere ayrılırken (örneğin hayvanlar: kuşlar, balıklar, sürüngenler, etobur, otobur vs) insanlar neden ayrılmaz acaba? Veya her bir insan kendi başına bir alem midir? Bu koca alemi birkaç yılda ne kadar tanıyabiliriz? Yeni yeni tanıdığımız yönleri onun olumsuz yönde değiştiği anlamına gelir mi? Kabul edelim ki bir erkek ve bir bayan yaratılış itibari ile birbirinden doğu ile batı kadar uzaktır. Evlilik bu uzaklığı yakınlığa çeviriyor ve iki farklı alemi cem ediyor. Bu yüzden eşimizin bütün karakterini birkaç cümle içinde ifade etmenin sakıncası zaten burdan çıkıyor. Öncelikli olarak doğrusu ve yanlışları ile eşimizi doğru tanımaya çalışmak evliliğimizin birinci basamağı olmalı.
Kadın ve erkek; yaratılış, eğitim görme, kulluk mesuliyeti, vatandaşlık görevlerini yerine getirme gibi hususlarda eşit olsalar da yaratılıştan gelen bazı fizyolojik, psikolojik özellik ve kabiliyetler açısından eşit değildirler ve olamazlar da. Bu iki varlığı, bu konularda eşit görmeye çalışmak ve birbiriyle yarıştırmak ikisine de zulüm ve haksızlıktır. Yapılması gereken şey ise ikisini de kendi konumunda kabul edip şahsî, ailevî, içtimaî ve ebedî saâdetimiz adına ikisinden de istifade etmeye çalışmaktır.
Çocuğun üç ebeveyni vardır: Annesi, babası ve anne babasının ilişkisi...
Kişinin ailesi, onun “ demo ilişki yapısını ” gösterir. Ailesindeki rolü, annesinin ve babasının yapısı vs. Bu bağlamda eşinizi tanımak için ailesinin demografik yapısını da gözönünde bulundurmanız şarttır.
Her insan evliliğinde kendilik algısını sürdürecek kişiyi seçer. İşte bu noktada hiç kimsenin hayatımıza tesadüfen girmediği gerçeği de belirmeye başlar. Yıldırım aşkı, elektrik almak, kopamamak, sıkılmak, bunalmak… Tümü içsel şemalarımızla alakalıdır. Diğer yandan da farklı olan bize kaygı veriyor. Algımıza ters olan bize sıkıcı geliyor. Yani eşimizin kendi benliği ile bizim onu değerlendirme şemalarımız çok farklı oluyor. Aslında eşimiz öyle biri olmadığı halde kendisini haksız bir şekilde olumsuz bir şablona oturtabiliyoruz.
Bizim problem zannettiğimiz şeylerin farklılıklarımızdan kaynaklandığını bilmek ve bunu kabullenmek insanı rahatlatıyor ve her şeyde bir sevgi yoklamasına gitmekten alıkoyuyor.
Hem bayanlardan hemde baylardan gelen sorularda genelde problemi eşlerinde bulma sorunu var. Kadınlar, erkeklerin ilgisizlik ve sorumsuzluklarından yakınırken, erkekler kadınların çok konuşması, tatminsizliği ve memnuniyetsizliğinden yakınıyorlar.
Çiftlerin bir kısmı “ konuşamıyoruz ” diyorlar. Aslında sorun konuşamamaları değil, konuşmayı bilememeleri veya yanlış yöntemlerle çözmeye çalışmalarıdır. Evliliklerde ego savaşları, iletişimsizlik ve değişimi karşı taraftan bekleme problemleri de diğer önemli konulardandır.
İletişimi sağlam olanın ilişkisi sağlam olur. İletişim her problemi çözer. Eşlere tavsiyemiz iletişimi bırakmamaları. Kadın için ilgi, iltifat gördüğü, sevildiğini hissettiği evlilik iyi evliliktir. Erkek ise evlilikte tabiri caizse adam yerine konulmak ister. Karşılıklı bu ihtiyaçların giderilmesiyle iyi bir evliliğimiz olabilir.
Mutlu bir evlilik, doğru iletişimle sağlanır. Sorunsuz bekârlık olmadığı gibi sorunsuz evlilik de yoktur. Peygamber Efendimizin bile evliliklerinde yaşadığı bazı anlaşmazlıklar Kuran-ı Kerim'de yer alabiliyor. Kuran'ı Kerim neden bir evlilikteki anlaşmazlığa yer verme gereği duyuyor ciddi manada düşünmek gerekiyor. Evlilikte her zaman sorun çıkacaktır. Sorun çıkmasını engelleyemeyiz ama sorunların çözüm yollarını geliştirebiliriz. Tıpkı balık tutmayı öğrenmek gibi. İki taraf da iletişim kanalıyla her sorunu çözebilir. Evliliğin virüsü: bencillik, bağımlılık, kontrolcülük ve sorumsuzluktur. Bunların olmaması için ise saygı ve kabul gerekir.
Bir büyümüğüzün evliliğini sorunsuz sürdürmek için benimsediği dil oldukça önemli aslında. Eşime evlendiğim gün şunu söyledim. "Ben seni bilerek üzmeyeceğim. Ama insanım. Tabii ki eksiklerim ve hatalarım olabilir.  Bir olayda seni rahatsız eden bir şey olursa hemen söyle ve bana düzeltme fırsatı ve zamanı ver. Yoksa sonradan benim önüme getirme. Çünkü geçmişe gidip onu düzeltme imkanım yok. " Eşler karşılıklı olarak bu prensibi uyguladığı için evlilikleri yıllardır sorunsuz devam etmektedir. Ne olursa olsun eşimizin iyi niyetinden şüphe etmemeli ve kendi iyi niyetimizi ona hissettirmeliyiz.
 İyi bir iletişim için:
– Sorunlar konuşulurken tek bir sorun konuşulmalı. Geçmiş olaylar dökülmemeli.
– Sorunlar konuşulurken haklı olmaya değil, çözüm bulmaya odaklanılmalı.
– Eleştiri dili minimize edilmeli. Eleştirerek adam etme hatasına düşülmemeli.
– Başka kişiler sorunlara dâhil edilmemeli-anlatılmamalı.
– Sadece sorunlar için değil, normal zamanda da iletişim sürdürülmeli.
– Suçlama yerine, yaşanılan duyu+beklenti ifade edilmelidir.
Sevgi kendiliğinden doğmadığı gibi kendiliğinden de bitmez. Sevgiyi de aşkı da bitiren evlilik değil, eşlerdir. Sevginin sürdürülebilir olması için; saygı, sorumluluk, cinsellik, sohbet, sosyal yaşam ve ilgi gerekir. Bunlar sevgiyi besler ve ömür boyu sürmesini sağlar.
Yüksek beklentiler, eleştiri ve değersiz hissettirme, değiştirmeye çalışma, kök aileleri dâhil etme vs iletişimi engelleyen etmenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sevgi matematiğini 5S + 1İ = SEVGİ (saygı, sorumluluk, seks, sohbet, sosyallik+ilgi) olarak formüle edebiliriz. Bu musluklar açık oldukça bir ilişkide sevginin bitmesini mümkün değildir. Çünkü sevgi zamanla oluşan, oluştuktan sonra da aynı kaynaklar sürdükçe gelişen ve devam eden bir aktarımdır.
Sevmek ve sevilmek, söz vermekle sürecek bir duygu değildir. Sevmek ve sevilmek, iki kişinin öncelikle iyi anlaşmasına bağlıdır. İyi anlaşmak ise iki kişinin birbirine saygı duyması ve birbirini olduğu gibi kabullenmesine bağlıdır. Saygı ise onun benliğini, sınırlarını, ona karşı sorumluluklarını bilmesine ve uygulamasına  bağlıdır. Birbirini anlayan, birbiriyle eğlenen, birbiriyle güzel zaman geçiren bir çiftin sevgiyi kaybetmesi mümkün mü?
CEVAP 2:
Eş seçimi ve iş seçimi bir insanın mutluluğunda çok önemli tercihlerdir. Çocuktan hoşlanmayan bir insan Çocuk Gelişimi okuyor. Ömür boyu ona olumsuz duygular oluşturacak bir durum. Konuşmaktan hoşlanmayan bir kişi psikolojik danışman olursa hem kendini hem de karşıdakini mutsuz eder. Çok dindar bir doktor biliyorum. İnsanlara yardım etmeyi sevmiyor. Ama doktor olmuş. Herkes arkasından söyleniyor. Adam yanlış meslek seçmiş. Adam kötü biri değil. Mühendis olsun. Makinalar ile cansız şeylerle ilgilensin. Doktorluk yanlış. Evlilikte öyle bir şey. Önce kendimizi tanıyıp sonra bize uygun kişiyi bulmak lazım. Daha kendini tanıyamamış kimseler eş seviyor. Çoğu zaman sonu hüsran. Kendini tanımadığı için en paralı meslek doktorluk. O zaman onu istiyorum dercesine en güzel veya en yakışıklı kişiyi istiyorum diyor. Benim bir akrabam var. Manken gibi güzel kızı var idi. Manken gibi güzel bir adam ile evlendi. Adamın ailesi de zengin. Bol çocukta yaptılar. Sonuç hüsran. Kadın da adam da çocuklar da perişan. Anlatılamayacak kadar kötü. Peki nerede hata yapıldı. İslami kaynaklara göre genel olarak evlenmek sünnet olsa bile bazı insanların evlenmesi haramdır. Çünkü bazı insanlar evlendiği zaman eşine ve çocuklarına zulüm edeceği kesin ise evlenmesi haramdır. Bazı insanın evlenmesi ise farzdır. Çünkü düzgün bir insan olarak evini geçindirebilecek ve ailesine zulüm etmeyecek, onları mutlu edecek birisi eğer evlenmediği zaman günaha girmesi kesin ise onun evlenmesi farzdır. Ben engelli çocukları bile ısrar ile evlendiren aileler biliyorum. Tabi sonuç anlatılamayacak kadar kötü. Eşlerin kendilerini tanıma süreçleri tamamlanmış ise evlenmek için adım atmaları doğru olacaktır. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmessen, ya nice okumaktır. Ben de ekliyorum. Ya nice evlenmektir... 
Zaten evlilikte Hekimoğlu İsmail'in ifadesi ile çoğu sorunların kaynağı enaniyet sorunlarıdır. Yani Ene meselesini halledemeyen evlilikte sorun yaşar. Aslında bu insanlar çoğu kişi ile sorun yaşar ama eş dışındaki kimseler sürekli feda edilebilir. Ama eş, öyle değil. Bir ömür boyu sürekli seninle. Batı dünyasının bu konuda iyi yönleri olsa da kötü yönleri daha fazladır. Bizim kendi kaynaklarımızda bu konuda daha çok cevher vardır. Eşlerin kendilerini tanıdığını kabul edelim. Birbirini tanıma esnasında mantığı devre dışı bırakmak büyük sıkıntılara kapı açar. Bu konuda en büyük sıkıntı evlilikten sonra yaşanması gereken bazı şeyler evlenmeden yaşanmaya başlanır ise duygular o kadar kabarık olur ki mantık devre dışı kalır. Bu konuda ABD de yapılan araştırmada evlilik öncesi veya nişanlılık döneminde cinsel birliktelik yaşantısı olan çiftlerin daha çok boşandıkları tespit edilmiştir. Bu konuda çiftlerin evliliğe kadar kendilerini birliktelik hayatı açısından istikbalde eşleri olacak kişiye saklamaları çok yerinde bir davranış olacaktır. Cinselliğin serbest yaşandığı Fransa'da bile gerçek mutluluğu arayan kadınlar geçmiş hayatlarını bir kenara bırakıp bugünden sonra eşimi bulana kadar kimse ile beraber olmayacağım şeklinde söz verip ikinci bakirelik kavramı ortaya çıkmıştır. Dünyaya bakış ve inanç noktasında birbirine yakın insanların evliliği daha güzel neticeler vermiştir. Nihayetinde evlilik ömür boyu düşünülen bir anlaşmadır. Özetlemek gerekirse, insanın kendini tanıması gerekir. Aynı meslek seçiminde olduğu gibi popüler olanı değil kendisine uygun olanı seçmelidir. Evlilik için gerekli asgari insani değerlere sahip kişiler bu yola girmelidir. Evlenince bir insan düzelir beklentisi gerçekçi değildir. Başka bir insanın hayatını mahvetmeye kimsenin hakkı yok. Evlenince eşimi düzeltirim varsayımı da boştur. İnsan evlendiği kişinin ilerde daha iyi olmayacağını kabul ederek o anki haliyle onu kabul ederek evlenmelidir. Bu tanıma esnasında ve öncesinde cinsel hayattan uzak durması isabetli olur. Başkasını bilmeyen sahip olduğu eşinin kıymetini daha çok bilir. Onu kıyaslama imkanı olmadığı için tatminsizlik duygusundan daha uzak olur. Benzer dünya görüşü ve ortak idealleri olan kişiler birlikte o kadar güzel şeyler yaparlar ki evlilikteki mutlulukları o büyük pastanın üstündeki krema ve çilekler olur. Herkese mutlu evlilikler diliyorum.

 PSİKOLOJİK DESTEK İNSİYATİFİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Son Eklenen